annemin söğüdüdeliyim. birazdan daha da güzel olacak her şey üzüme doyamadığını anlayacak ellerim dalından edilmiş sıradan bir gün gurmeliğe hazırla kendini Fernando’nun izdihamından önceydi kurutulmuştu sokaklar başka türlü düşünemezdim dışarıya çıkmanın yollarını ayağımda. havuçlu çorabın sımsıcak güveni şımarmadan yapamıyordu parmak uçlarım cesur ve dürüst olduğunu bildiğimden böğürtlenli kekin huyundan bahsetmemiştim komşunun tabağına fırının tahammülü tereyağının söğütlü oluşu annemin sesini getiriyordu bana yorgundum. masasının örtüsünü bozuyordu havam uzatmak istemiyorum zira. kısa kesince kaldırabiliyordum kendimi bilmenin meşakkatli olduğunu göz göze gelince anlıyordum mücverin maharetini patates püresinin mutluluğunu bardağa koyduğum pipetli sevinç ağzımızın kenarında buzlu çay fırsatçı böğürtlen kimliğinde geziniyordu kolay gelsin. inşallah ağlamaz dişin çocukluğundan biliyorum dizlerin hep kavak ağacı yanakların küpe çiçeği tarihin zamanı geldiğinde ayağa kalkıyordu içindeki saygın kelime zeytinin huyu gibi gülüşündeki şifa anlamıyorum gül reçelini karanfil bırakıyordu her defasında bu şiirin ölüsünü kim yıkayacak Martha delirmemiş olsaydık az önce bir rüyaydın bağdaş kurup sesine balla karıştırıp içtim halının üzerinde yüzünün ilmeği unutmak için sevilen kalbi olan bi eşyaydı anlamanı beklemiyorum ipeksi dokun yeter aşka şekil vermek ızdırap öylece kaldırıp koydum dolabın içine biraz da yasemin sanırım hiçbir zaman kendi kendimize ölemeyeceğiz Martha kederli kederli üzüm yiyişinden anladım annemin sesini dolabın üzerine yapıştırmıştım oysa unutmayalım diye işte. buraya yazıyorum iç cebindeki havalı cinneti kaybolmuşuz yeryüzünün kaygan. zavallı kumaşı var boynumuzdan aşağı gözümüzde büyüttüğüm düşündüğümüz hiçbir şeyi bulamıyorum seni bile deliliğim. uzun ve yorgun kalıbımı basarım . |
Salkım söğütlere bayılırım.
tereyaglisini hiç görmemiştim.
Ona da bayıldım..
annelerin söğüdü bir başka
Sevgiler nepal 💜