inanç lekesi.herkes bir yere gidiyor sen bilmediğin yüzüne ben. bilinmeyen dünyama babam öğretti yürürken rüzgar çıkarmayı annem gibi krizantemlerin sessizliğinde yaşamayı ayaklarımda yaprakların sarı hüznü yalansı sıcaklığı ben. aynı kahvaltı masasında oturmuyorum artık aynı güleryüzü yakalayamıyorum bugünlerde kalbim. mor bir glayör mutfak penceresinin lilyumlarına doğru bakma telaşında yorgunum. içimde bir sterliçya karşılaşmamız tamamen kış meselesi çayın şekerli domateslerin kabuklu oluşu artık ırgalamıyor beni üzgünüm. kirpiklerimde bir kamelya ağladıkça ağlıyorum aslında sofradaki zeytin çekirdeği deli ediyor beni yerken saklamayı unutmuş olmam ayrı deli ediyor her yer zeytinlik oluyor her yer zeytin yeşili benim için önemli olan şeyleri düşünmemen arttırıyor içimdeki fırtınayı bütün çicekleri alıyorum camın önünden bu şiir gibi konuşmayı unutmayalım istersen ya da unut. unut üzerimdeki gri hırkayı dokusundaki salaş gözleri birden kayboluşun geliyor aklıma iris çiçeği gibi oluşun iki kaşımın ortasında asil bi rüzgar beni benden alıp sana getiriyor hiç düşünmüyorum ardından aşk biten bir seydir diyor. mor krizantem karşılığı olmayan bu yolculuk neden düşündürüyor seni bilmemek için direniyorum. bir o kadar da düşünüyorum nacizane. dönüyorum yüzünden yüzüm henüz bilinmeyen bir rüzgar kırıntısı beyaz bir inançla leke sürmeye çalışıyorum annemin sessizliğine annem gülümsüyor yanağında papatya ... |
Seni okurken yine bilmem kaçıncı karar geçti yüreğimden kentler ve hüzünler aşıp gelen...
Var ol.