Okuduğunuz şiir 23.3.2024 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
acemi tutanaklarda biz ...
kendi yolumuzu çizerken kalem bizim değildi acelemiz vardı acemi tutanaklarda birer suçlu gibiydik suç neydi, biz kimdik? sorgulamak yasaktı gözlerimize çiçek desenli perdeler çekildi dantelleri sararmış çeyizlerin hikayesi idi annelerden dinlediğimiz...
beyazbulutlarda gül kokulu, öpüşmek gibi bir şeydi en tutkulu aşk yani hep mutlusuyduk, ezberletilmişligin ... biz cepteki unutulmus mendillerin sildiği gözyaşlarından kalan büyümüs çocuklar, her hangi biriydik bir şiir giyinirdik ki üzerimize komşu bahçelerinin akasya kokuları sinerdi gülümsemelerimize... kendi yolumuzu çizen kalem bizim değildi acelemiz vardı büyümeliydik, yasaktı çocukluğu taşımak yüreğin bir yerinde yasak kitaplardan öğrenirdik gizlice kötü ve çirkin neydi kime denirdi... ..... irdelenmiş,özünü yitirmiş cümlelerin peşinden giderken yorgun, yarınlara mahçup eksik kalmışlığın yenilgisi var gözlerimi sorgulayan aynalarda ... simdi ben kağıttan kayıklar yaptım, keşkeleri doldurup boş bir sayfaya dünleri de yolladım zaman nehri şimdi daha bir hevesli, o denize usul usul akmakta...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
acemi tutanaklarda biz ... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
acemi tutanaklarda biz ... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bazen susmak altındır dediler ve inanmak zorundaydık... şimdi sağırlık da ona eklendi ama biz kör degiliz :) yani ... teşekkür ederim yorumunuz için...
sabah sol !öğleden sonra sağ ! örgütlere aynı silahla saldırmalar geldi aklıma Arabistanlı Lawrence geldi hatırıma Buyruk aldıkları efendilerine sınırsız hizmet eden tarikat.cemaat, siyasal yelpazenin bir sürü tarafı geldi gözlerime köleliğe dünden ve gönülden razı milyonlar ve cümle sevginin odaklandığı aşk tanımsız amasız fakatsız .... sağlıklı günlerde
Şiirin gerçek amacı bu değil midir ? her okuyanda kendine ait duyguları hatırlatması... sizin anlattığınız dönemin acılarını rahmetli babamdan da çok dinlemiştim.. Bir şeyler değişti mi ? hayır... ne zaman kalem bizim oldu ki ? Bunu bir de empati yaparak kadın hikayesinden düşünün söylenecek o kadar söz var ki .. yorumunuzla değer kattınız,çok teşekkür ederim
KALEMİ TUTAN EL İSTEDİĞİNİ YAZAR Kalemi tutan el, kâğıda istediğini yazar. Tertemiz bir sayfayı henüz yazma bilmeyen veya yazmayı yeni öğrenen bir çocuğa verirseniz ya kargacık burgacık bir şeyler yazmaya çalışır veya iki çizgi çektikten sonra keyfince karalar. Kalem tutmak için belki bir alıştırma olur, bu karalamalar. Ancak ne yaptığını, niye yaptığını bilmeden şuursuzca, gayri ihtiyari kapkara yapar, o beyazım sayfayı. Beğenir mi yaptığını? Belki. En azından kendisi bir şeyler yapmış olmanın keyfini yaşar. Kalem yavaş yavaş tükenirken kâğıt utancından kara peçeye bürünür. Her insan, özellikle de büyümekte olanlar maddi ve manevi destek görmezse ruhen kadük kalır, bedenen kaba kuvvetin temsilcisi olur. Öğrenmenin de bir öğreteni olmalı ki, doğruyu öğrenebilsin. Çocuk gelişimcilerin dedikleri “rol model” olmazsa kimi örnek alır çocuk, etrafında gördüklerinden başka. Gerçi şimdi devir değişti. Medya ve özellikle internet âlemi denilen olumsuzlukların da yer aldığı bu dünya çocukların acayiplikleri görüp yaşamalarına, davranış haline getirmelerine sebep oldu. Yine diyeceğim ki, kalem hep anne babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin, sevilip sayılan komşularımızın elinde kalsaydı. Gençlik duygularıyla isyanımızı, öfkemizi, feveranımızı yine onlar göğüsleseydi. Kemale erdikten sonra, her çocuk kendi olacak zaten. Sağlam köklere tutunarak uzun ömürlü çınarlara dönüşmek varken, asi ruhlu olup hemen çürümek, yıkılıp gitmek de var. Özgürlük, özgürlüğün ölçüsünü, kıymetini, getirisini, götürüsünü bilebilenler için elbette insani bir değer. Tıpkı olgunlaşan meyve gibi, zamanını beklemek ve sonrasında bilerek, akl-ı selim olarak hareket etmek… Zaman kendini yeniliyor.
Bu şiir tarzı tanıdık geldi. Tahkiye tarzı şiirler yazan bir arkadaşı hatırlattı bana. Kendi tarzında, kendi dünyasını ve hatta bu şiirde olduğu gibi dünü irdeleyen, kuralları sorgulayan, büyükleri ve adetleri katı, koruyucu, engelleyici bulan, bazılarını da doğrudan yanlış gören, ki ben de bir kısmı için aynı şeyleri düşünüyorum, nesir-şiir tarzını şiirlerinde hikâyeleştiren bir arkadaş. Kutluyorum. Saygı ve selamlarımla…
Ben de zatınıza teşekkür ediyorum. İzninizle birkaç cümle yazacağım. Bizim gençliğimizde İspanyol paça, dar gömlek, kulakları ve enseyi kapatan uzun saçlar; mini ve maksi etek moda idi. Şimdilerde Kısa saçlar, çim kafa, göbek açık, tayt giyimli gençler... Zamanla değişen zevkler, anlayışlar ve inançlar... Eskilerin katı ve baskıcı kurallarını savunmuyorum. Kalem sizin, ilham sizin. Tarzlar benzer de olabilir, farklı da... İlhamınız daim olsun. Saygıyla...
Bu uzun yorumunuzla renk kattınız, yazınızdaki görüslerinizin tümüne katıldığımı söyleyemiyeceğim,belki gençlere illa bir şeyleri öğreteceğim diyen zamanın büyüklerinin kendi görüşleri doğrultusunda değil de daha özgürce,kendi iradeleri içinde seçimlerini yapma olanağı tanınsaydı , yapılan ve yapılmakta olan yanlışların etkilerini hala endişe içinde görmek durumunda kalmazdık Mevzu uzun ve derin Ben kendi kalemimle ancak bu kadarını dile getiriyorum ayrıca kalemimi kime benzettiğinizi bilmiyorum ama yıllardır Edebiyat defterinde yazan bir üye olarak, bilen bilir beni de, tarzımı da... Yorumunuz için çok teşekkür ederim,sağolun...
Kulağımıza göre seslensin diye karşımızdaki.
Çok güzel bir şiir, tebrikler.