GELDİ Mİ SIRAMTa çocukluğumdan duyardım sesini Fırat`ın Ne bilebilirkim ki yıllar sonrasında ben Devletin bir memuru olarak kıyısında olurum Ve dertli türkülerini dinler dalarım hayallere İşte ondan diyorum ya felek, geldi mi sıram Yok kâğıda kaleme gerek, öylece konuşsam Sözü alsaydım bir eğer, neler sayardım , neler … Babamın sazından süzüldü melodileri kulakta Ve biraz da söylerdim hissederek çocuklukta Bu duygular yok mudur verir hüznü derinden Masallardan süzülür sayarım gerçek hayatı Bir başka görürüm manzarayı o pencereden. Aşık neden aşıktır, ozansa niçin gönüldaş Nasıl da büyüleyicidir fırça ressam elinde İyi anlaşmak ne kelime onlar dostturlar Veteriner hekimler de olurlar yoldaş Can alan pençeler yiter sevgidir özne. İçini doldurmak istersin her anında esinle Doyumu sınırsız bilirsin Rahman indinde Ben değil biz olursun, taşar da o kabın Yüzden yansıyandı yaşamak, ruhaysa dolan Ne olduğunu bir bırak yok önemi de Yürümek iste yeterki mutluluğa var davet Asla asla dememeli ölümü öldürün Takılma boş kuruntuya, ateştir söndürün Cesaret açacaktır kapıyı haydi bir gayret. Neresinden tutarsan tut, niyet önemli Hayatı yaşamak değil, hissetmek gerekli Ben gölgesindeyim onun siz olun özne Geceyi de sevebilen yürek gerekli. Beklemelerin bir sonu yoktur, umudu kırar Onca ay ve yılı silmek kimleredir kâr Belli ki baştan gitmez o katmerli efkâr Beklemem ben de sıramı, öne yazdırdım Tam da gelmişti o vakit, feleği kandırdım… Oğuzhan KÜLTE |