taş gibi ağır yük altında ömür kuş dili begonvil kırmızısı tabaklar dolusu üzüm salkım salkım keder saçaklarında uyuyan yalnızlık sıcak şarap soğuk rakı beyaz peynir ıslak kumlar bir nefeslik deniz esintisi anlık öpüşmeler anlık sevişmeler
aşk dedik sarıldık olmadı yalnızlık dedik süründük kalabalıklarda hasret dedik olmadı uçup gitti ey! yel oldu yol oldu sevdalar ey!
yıllar yılı tükenmeyen güç savaşları azgın tsunamiler heybetli depremler yıkımında ölü bedenler kaybolan çocuklar kanlı ritüellere kurban o masumlar
dağlarla yarışır ruhlar ama tende paslı kafes kasırgalarla boğuşur şimşeklerle tutuşur yangınlarla tükenir yaşam ölüm tepeleri kemik yığınları siyah topraklar gri dumanlar rüzgârın önünde küllerle uyanır kan kusar ağızlarımız ey! kezzap tadında tüm geceler düşler
uyur uyanırız felek elinden zebun hırpani duygular kem talihin oyuncağı kör ışık karanlıklarla çevrili dipsiz kuyu boğulur çığlıklarımız içre- sesleniriz göğe duyulmaz sesimiz Tanrı’ya dillerimiz perişan! dillerimiz lâl! içimiz fırtına ! içimiz fırtına! içimiz çöl ey! içimiz yangın! içimiz köz! içimiz bedevi! içimiz duman ! içimiz kül ey!
tuzak üstüne tuzak şeytanların içinde kaldı insanlık kötülüğe eğmedik boyun- etmedik aman
yine de doğru yol yoktu bulamadık eğildik büküldük iğne deliğinden geçtik yine de battık çamurlara battık günahlara zordu sınavlar kalemler ağırdı diller biçâre
-s u s t u r u l d u k ağladık -u s a n m a d ı k direndik -s i n m e d i k korkmadık -t u t u n d u k varlığımıza u s l a n m a d ı k bezmedik k a n d ı r ı l d ı k yine de şeytanla ey!
kan revan içinde içimizde kalan son ışıkla yürüdük aydınlığa yara bere içinde dizlerimizi kıra kıra battık bataklara elimiz yüzümüz pasak üstümüz başımız kir yine d e olmadı
geçemedik sarp kayaları yığıldık kaldık uçurumların dibine çağırın gelsin kuşları ey! şifa olsun yaramıza ey! çağırın gelsin melekler ey! derman bulmaz bu dertler ey!
bir kırık sazla ağlasın aşıklar ey! Allahım hangi cehennemin dibine dikili kaldı gözlerimiz ey! huzursuz bacak sendromu gibi kımıl kımıl dört yanımızı sardı sancılar ey! gecegündüz koşturmasında bir o yana bir bu yana devrildik toprağın altına ey! derindi altı çıkamadık ey!
sonunda pes küçük bir not düştük mezar taşlarına kuru bir isimle yazıldık ey! toprağın üstüne diktik gülleri ektik mezarlık çiçeklerini ey! kavuştun emeline ey! bizi yok saydın fani dünya sevin ey! felekle ecel kol kola girip hazırlandı akıbetimiz ey! ardımızdan gülme h(p)içsin yalansın dünya ey!!
kuşlar uçar kervanlar yürür senin de sonun olur kıyametin kopar ey! boşuna arkamızdan zil takıp oynama kahkaha atıp gülüp durma sende bizim gibi yalansın! sende bizim gibi masalsın!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
MEKTUP TADINDA HÜZÜN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MEKTUP TADINDA HÜZÜN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Dünyanın baskısı, yaşamın çilesi,,. sorumlusu biz değiliz ki sorunlu olanı daha az, sevimlileri binlerce kez çoğaltmak en iyisi. pamuk şekerimiz bitmesin ' diyebilirsek,. ~nereye çok odaklanırsak, körlüğümüz. başlar gibi bi şeyler şuralardan geçti,,.fakat;
Her düşüş, birinin ayak ezmesi... Her kalkış, bir papatya direnişi... Ömür sürdükçe, nefes bitmedikçe... H(p)içliğe söverek yaşamak... Biter elbet bu dünya sürgünü... Biter elbette h(p)içliğin süruru... Haklar alınır bir bir... Kulaksız kuzunun kulaklı kuzudan sorduğu...
Bazen hayat acımasız olsa da; sabır ile mukavemet ederiz. Allah yanlış insanlarla yanlış yerlerde buluştırmasın kaderimizi. Yalnızlık o kadar kötü değil. H(p)içlerle olmaktan daha güzeldir...
İçim dışım sağım solum
Yıllarımı okudum gelmiş geçmiş ve geleceğimide serdi önüme
Ne aldık ne verdik nelere direndik
Hepsini okuduk birkez daha öğrendik
Muhteşemdin sevgili üstadım diyorum
Sevgiler