Beraat mulahazalarıAçılmış sonunacan kapıları semanın Yok mu diyor, melekler, bir mağfiret isteyen? Eriyen ibreleri kızıldan bu zamanın Altın kanatlarında gecesini süsleyen Yok mu diyor, melekler, bir derdi tuğyan olan? Bu vüslat gecesinde göz yaşı giryan olan? Buruk buruk bakarım bu misilsiz davete Babası kızar diye korkan bir çocuk gibi... Sermayemi koymuşum bir ömür nedamete İçimdeki buzlaklar eriyer mi bu gece? Ayrılık iniltisi kiriyer mi bu gece? Hayatım şekillenir resim-resim gözümde Bu beraat beni de sarıyar mı bu gece? Bu gece idrakımda işık yılı bir karış Rahmet kapılarına boynu bükük bir varış Bu gece meyve verir daha dünyada Tuba Peygamberin dilinde ümmet diye yalvarış Dalgalanır göylerin lacivert kanatları Dua dua uçursam içimden feryatları Dizimde taqatım yok, çöksem secdeye bitap Ben senin dergahına hangı yüzle yönelim Bunca çirkap içinde nasıl etsem ki hitap Yıldızlar yollarıma çırak taksa bu gece Göz pınarımdan yaşım göğe aksa bu gece Göz yaşlarıma teşne nakış nakış seccadem Nefesini tutup ta bana baksa bu gece O kadar izdirap var alın çizgilerimde Sevda, intizar, hüzün öter ezgilerimde Halı arz olunası bir ben olsam ne varki İnsanlığın sayınca yüküm var üzerimde Bir tercümanı olsam çatlayan gönüllerin Dua dua el açsam, yalvarsam derin derin Bu bereketli anda gönlüme matem düştü Bir arsız cesareti bulabildim kendimde Yöneldim kıblegaha gözlerime nem düştü Açmış hazinesini Rabb-i Rahman bu gece İsteyene verilir, derde derman bu gece Sekineler sayrışır kübbesinden göklerin Kabulune bekliyor Şah-i Zişan bu gece! |