Kayıp, Aranıyor
Nasıl da telâş içinde şu insanlar
Karışmış geceleri gündüze, ne yazık Koşuşturma bitmiyor bin türlü ve hezeyan var Belli ki hayata farkındalıkları da yitmiş Mutluluk rüzgârları pinti mi pintiymiş. Gökyüzünü yağmur yüklü bulutlar kaplıyor Damlalar düşmeye başladığında telâş yaşanıyor Açılan şemsiyeler rengârenk ve görevdeler Az sonra güneş tekrar açar diye bakılıyor. Ve her bir şehrin dokusu farklı diğerinden Rakım , bitki örtüsü, yollar, köprüler ve mesire Geçmişin ayak izleri yükselir binlerce yıldan Sanki kuytudaki gizemler çıkar yeryüzüne Bir bilinmezliğin içindeydik ta ötelerden. Belki görünürde bir noksanı yok gibiler Oysa nedendir bu arayış neleri yitirmişler Her birinin yüzüne yüzüne vuruyor mutsuzluk Belli ki sevgiden yana yaşanıyor bu yoksunluk. Çok nadiren kendiyle barışabilenler de var Öylesine az ki sayıları, onları da sen yoksay Gerilim giderek artıyor, dokunsan patlayacaklar Toplumun nabzını tutanların ellerindedir yay. Ve insanı yaşatabilme ülküsü ne büyük Bu gayeye can vermek devlete olmaz yük Şeyh Edebali de dememiş miydi bu hakikati Devlet de yaşayacaktır elbet, sen insanı yaşat ki. Balonu elindeki çocuklar niçin daha az güler Ya kaykaycı çocuklar, patenciler, asılın pedala Nereden ve nasıl çıkacağı belirsiz bisikletliler Nedendir bu asık yüz, oysa güzeldi hava Söyleyin biriniz ne olur nasıl güleceğiz Masalsı bir zeminin nefesini hissedebilecek miyiz. Onlarca yıl zor şartlarda koşturmuş emekliler Zamanla hayat üzmüştü de sizi artık gülseniz Ne vakit rastlasam birine çekinir de soramam Anladığım şudur ki şimdi daha bir dertlisiniz. Ben sadece bir öznesiyim bu milletin biricik Gözlemlerime çokça çarpmıştı bu gerçek Kayıtsız kalınabilir mi aranan bu güzelliğe Kalemimizden de olsa muhalefet bir katkıdır Hal bu ya aranmaklı hazine sadece sizin değil Emin olunuz ki benim de özlemle aradığımdır. Oğuzhan KÜLTE |