Vuslat Saati
Vuslat Saati
Nasıl başlamalı bilemedim bu şiir’e Gemlik’te İstiklal caddesine çıkan, Sahile yakın ara sokaklardan birindeyim Sıradan bir çay ocağı “Sefa’nın Yeri” diyorlar buraya Hafif esen rüzgarın getirdiği deniz kokusu Yandaki terziden gelen kumaş kokuları Etrafta, dost muhabbetlerinde yükselen kahkahalar Masamda buram buram kokan taze demlenmiş çayım Bir de yalnızlığa dem vurmuş yüreğim İçiyorum yine şekersiz tatsız Kaç “Ah’lar” geçiyor içimden bilemezsin Arada bir Sefa seslenir: “Çayı tazeleyelim mi?” Yalnızlığıma tek ortak ses Çayımı getirir tazelenmiş, Hep taze kalan acılarım gibi Ha bir de yüreğimde hiç susmayan yârin sesi vurur içten içe Akşamın son saatleri Her şey yerli yerinde Birazdan gelecek servisi bekliyorum Gece vardiyası da çekilmez ya! Sabahlar olmaz senli düşler de olmasa, Sana kavuşmaya dakikalar kaldı Son çayımı da seslendim Sefa’ya Karanlığa yolculuk başlar birazdan... Ama kendi içine yürüdüğünde en çok yoruluyor insan Bu gece yeşile boyayacağım tüm düşlerimi Düşlerimin baharıdır gözlerin Bak yine batıyor güneş Şiir tadında bir program: “Vuslat Saati” başlıyor Ömrümün yalnız gecelerinden biri daha Yine Nisan yüreğim Yine gözlerimde yağmurlar... Hasan YILDIRIM |