Köpeklerin günlüğüŞehri karanlık bastığında ucu ucuna bir yerlere yetişmenin içime dolan hüznüyle topal bir karıncanın en uzak mesafesi dediğim telaş tam da bir zafere dönüşürdü olabilseydi kavuşmak oysa iki kıyı arasında sıkışan göğsümün alıp da veremediği verip de alamadığı hülasa sinsi bir nefes gibi duruyorsun boğazımda kaç gün geçti üstünden kaç mevsim sensizlik içinde kaç kelime küfre döndü dilimde bilemiyorum sabah ezanları boş sokaklarda yağmur kuşuyum rüzgarıyla meşhur şehirde gavur ayazına düşkünüm Nergis mevsimi ölünmez diyorsun gel gör ki inanan kim olsa olsa bu bir girizgah sonuna yaklaşsa da her yol biliyorsun yürümekle bir eve çıkmaz kendini kendine sararak kandırıyorsun böyle de olmaz üşümekten kurtulamazsın ince ince düşünmekten de kaldırımlar düşenleri kaldırmaz kimse görmez kimseyi sırf bu yüzden perdeli ev kalmadı bu şehirde kalmadı kimsenin kimseden farkı bahtını yapanlarla tahtını yapamayanların dillerine dolanıp duran kader masalı nereden içersen iç bu su acı ekmek kuru düşler umutsuzlukla dolu hayaller tepetaklak dara düşenlerimize artık sığınak da değil uyku bozuldu saatimiz zamanımız yoruldu tik taklardan bir hayat ki kime güveneceğimizi bilemez olduk kim alacak intikamını eksik aşklarımızdan bütün bahanelerini bir kenara bırakarak yaşamaktan yana ne varsa sarfı nazar ettiğimi bil kendi gök kubbemin altında küskün bir bulut içinde üzgün bir martı denize düşmüş bir yılan ile kargaları kovalayan kedilerin balık bulma sevinciyle gel gel ki gece yazılmış günlüklerimin gündüz neşesi kalemimin kelamımdan özrü dilimin kalbimde katibi ol bir başına ömrünü tüketen köpeklerin başlarını okşayıp hızlı adımlarla geçip gidenlerden olma emi |