RASTLANTI
Ne güzel rastlantıydı o gün sana rastlamak.
Ceylanı kıskandıran gözlerin vardı hani. Şeyda bülbül misali kulağımda bir name, Şiiri kıskandıran sözlerin vardı hani. Uğruna çöl aşılan Leyla’yı gördüm o gün. Aslıhan’ın girilmez bağına girdim o gün. Tahir idim ansızın Zühre’ye erdim o gün. Züleyha’nın soyundan izlerin vardı hani. Ruhuma üfleyen mey aşkın nişanesiydi. Bu ses kimsesiz gönlün zuhreden kimsesiydi. Bu ses kaf dağındaki Zümrüt Anka sesiydi. Kadere gülmek gibi hazların vardı hani. Cihan yansa umrunda olur muydu aşığın? Ne ay karşılığıydı ne güneş bu ışığın. Muamma olsun dedim sırlı ismi maşuğun. Meçhule gitmek gibi pozların vardı hani. An geldi bir gülüşün bir ömre bedel oldu. An geldi gözündeki gözyaşın cana doldu. An geldi bülbül öldü, bağ bozuldu, gül soldu. Ama bende bitmeyen yazların vardı hani. Ne kalır senden bana seni çıktıktan sonra? Söner mi can ateşi bir kez yaktıktan sonra? Mesut’um gözlerime dönüp baktıktan sonra? Bağrımda ince sızı nazların vardı hani. Mesut ALTUNKAYNAK |
harika..