YAFE….Siyah Gül’üm, Aşkın mezardan yankılanan nağmeleri ) Her tını, kıvılcım saçan yarayı derinleştirir, Nasıl yalvarırım, bilmiyorum, "Adamım" dediğin ağlamaya direnirken, Meyhane onaylı anılarım gül kokar. - Dijital ebru damlıyor şiirimin sayfalarına, İsyanın toprağa serpilip dağılır, Düşün, Ölüler ve tohumlar, toprağı delebilir, - Beni anlamaya çalışma, Ben seni anlamıyorum, İncil kevaşesi ne ister ki, ey Siyah Gül? Ey siyah gül, ey şarlatan hüzün, Öl artık, lütfen. - Söz, sözün içindedir, Aşk, aşkın içindedir, Suç mudur bir kevaşeyi sevmek, Yasal porselen dişlerle sırıtırken hükümet, Ben dengbej hüznüyle sövüyorum sana, Ey siyah gül, ey siyah, Ey, geber. Ben sağanaklarımın içinde, Sevgili olmayan şarkılarla tütsülenirken Yafe, Senin gülücüğüne çökmüş, Sare’nin piçleri Gazze’de. Ya hu, ol tapınıcılar nerede, Tanrı nerede, Yafe? Üzgünüm, Zırıl ağlıyorum, İkircikli kalpler sokağı zırıl ağlıyor, Zulalarda meçhul merhamet atıkları, Kanlı kürdanlı amcalar dolaşıyor yamacında. Ya hu, ol tapınıcılar nerede, Tanrı nerede, Yafe? Hiç dua bilmiyorum, Fütürist bir şiir okuyorum sana, Güneşe asılmış anjinal kalbimden, Realistik aşkların olmadığı içinde, Öyle ey’lerim var ki, Tanrıları dört dönüyor. Ya hu, ol tapınıcılar nerede, Tanrı nerede, Yafe? Küçüktüm, sen kadardım, Mızıldanmalarım türkü kokusuydu, Her gün öldürülürdüm, Geceleri yün yastığıma ağlardım, tanrısız, ıpıssız Yafe. Üzgünüm, Ya sakla beni gamzene, Ya yasakla beni kalbine. Ya hu, bu tanrı nerede, Yafe? (Filistinde/ İnsanlık/şuçu/işleniyor EY DÜNYA !!!) |