ꓘüller KumpasıEfsanevi bir camaltı denizinde, şiirlerden doğmuş bir aşkı sunuyorum sana. Hayatın karmaşasında, porselen aforizmaların ötesinde, derin bir anlam arayışıyla yola çıkıyoruz. Nietzsche’nin sert ve keskin sözleri, Baba Vanga’nın kehanetleri, hepsi bir kenarda dursun; çünkü biz, camaltı şiirlerimizde aşkı ararız. Kadehte eksik olan bir şey var, biz yokuz, oysa o eksik olan biziz. Çanlar çalınmış, ezanlar okunmuş, kim kimin düşmanıdır, tanrının zulasında saklı. Unuttuğumuz şeylere benziyor aşk ve merhamet; o iki kutsal duygu, bizden uzaklarda bir yerde, belki de hiç var olmamış gibi. Hadi gidelim buralardan, o sosyetik mavera’ya, ruhumuzun huzur bulacağı, kalbimizin yeniden atacağı bir yere. Yağmur, kalbimizi döverken, ölümün soğuk şarkılarıyla hemhal oluruz Ellerimi tut, tanrı kendi mabedini korur, biz ise birbirimizi. Suyum ben, sana doğru yürüyen; saçlarını dağıt ve suya eğil, ruhunun derinliklerinde beni bul. Afyonlu kelimeler bir araya geldiğinde, şiir olur. Körkütük zulüm, kendi küllerini savurur, azizem. Gözbebeklerimizden ateş selleri akar, köroğlu dağlarında kardelenler aşk ile zimmetlidir. Cüzzamlı liberal korkular, dağları bekler, sarayların kruvaze tülleri ve pileli fon perdeleri rüzgarda savrulur. Kalkın ey yedi uyurlar, derin bir ibadet içindedir ahmaklığınız ve acılarınız. Şimdi bir bir, ahretlerini yakıp da gelir o mütedeyyin sevgililer, sevişme niyetli, arsız kenevir tütsülü rüyalanmalarınız hayırlara gitsin. İlahi bir muammadır inanmak bir boşluğa, zaman hangimizin gözlerini örtmeyecek? Hangimiz daha önce haykıracağız bu gökyüzünü ve yalanlarını? Uzaması durmuş saçlarının uçlarından aldırma, kız. Peki niye, o Lut çocukları boyunlarını kapatırlar entel çuhalarla? Görülmesin diye midir aşklarının kırışıkları? Bence önce onlar ölmeli, o müneccim aşkı yemiş, lades ehli mahverelli deliler ꓘüller Kumpasına dalarken, bu şiirde, içimizdeki boşluğu, eksikliği, aşkı ve merhameti arıyoruz. Tanrının zulasında saklı düşmanlıklar, unuttuğumuz duygular, yağmurla dövülen kalpler ve birbirimizi bulmak için suya eğilen ruhlarımızla, kelimelerin şahitliği dünyasında yolculuk ediyoruz. |
Tanrı ne kadar ulu.
Zulasında günahkarların yükü , bir Tanrı bu kadar
fedakar olabilir!!...
Fikrim karartma seanslarında, hoyrat bir el
aklımın başaklarını ateşe vermiş .
Birisi sesleniyor , tanıdık da olabilir
- sevgilim diyor
-sevdiğimsin ama sevgilim değilsin
diyorum .
aramıza kınalı olmayan kekliklerin ölüsü
giriyor ...
Tebrikler.
Selam ve muhabbetle.