yitip gittim uçsuz bucaksız sahralarda..."demiştim ! yanaklarımda gizlediğim sağanak sever bakışlarımı bir başkasına çeviremem artık.." sahi adın neydi senin ? - adıma nağmeler okunur söyleyemem... neden görmedin beni ? - bakılası yerlerde beklemeyi bırakmalısın... " ertelenmiş dünlerden geliyorum yarınlara sana geç kalmışlığım üryanlığımdan.." ipek saçlarının arasından sızan rüzgar, vuruyor geri geri yürüdüğüm sokakları. paslı bıçaklarla deşilen göğsümü, üşütmüşsün deyip yolladılar... ırksız çığlıklarım çınlattı kulakları, üvey öksürüklerle sınadılar nefesimi. cehennem alevinde sıtmaya tutuldum, sana iç çekerken çaldılar hevesimi... "sus ! ben gizlenirim kendi gölgemden, haberim var diri diri öleceğimden.." ben kazdım kendi çukurumu, kimsenin göz yaşı yok ıslak toprağımda. katarlara bağlayıp kap kara umudumu, yitip gittim uçsuz bucaksız sahralarda... hangi dua kurtarır beni araftan, kimse döndüremez ruhumu, senin olduğun taraftan... " gittiğin yerler önceden gidilmiş, belki dönersin ! dilerim çakır gözlerimi suskun yüreğine gömersin.." "demiştim ! buğulu gözlerimin teneşiridir soyadın adın ben seni sevdiğim için "sevgili" sahi nerede unuttun beni ? - sorma ! bilmediğimi söyleyemem... " içimde yüklü bulutlar birikti tüm şiirlerim tek kişilikti.." İsmail Yılmaz |
Bu sabah gözlerimi
Bir şey var,
Adını koyamadığım..
Kırılmaktan öte,
Parçalanmak gibi..
Toplamaya çalıştıkça dağılıyor,
Dağılıyorum..
Bir şey var,
Halledemiyorum...
-Turgut Uyar
dizeleri ile açmıştım. Ardından bir kaç şiir okudum defterde ve bildiriler beni bu sayfaya davet edince Kasım'ın başkalığından yine hüzün yine melankoliyle dolu, aynı zamanda derin bir duygusal yoğunluk taşıyan dizelerinize konuk oldum.
Her dize kaybolan bir sevda yosun tutturulmaya çalışılan anılar ve kendini sorgulama arayışının izleri var.
Aşkın zamanın ve kimliğin karmaşık ilişkisini mısralarda sorgulamak aslında zordur ama siz ustaca kaybolan bir "sevgiliye" sesleniyor, kendinizi hem fiziksel hem de ruhsal olarak kaybolmuş hissettiğinizi hissettiriyorsunuz.
"Sahi adın neydi senin?" gibi sorular, geçmişteki bir bağın silinmesiyle ortaya çıkan belirsizliği ve kaybı yansıtıyor ki ben de bu mısra ile bir şiir yazmıştım. Ama bağı sildiğim için değildi benim şiirimdeki unuttum dediğimde bile bu mısrayla aslında unutmadığımı yazıyordum.
Şiir boyunca kullanılan imgeler benim serbest şiirlerde en sevdiğim türdendi derinden etkileyen, dramatik bir atmosfer yaratmakta mahir olduğunuzu ortaya koyuyor. "ipek saçlarının arasından sızan rüzgar", "paslı bıçaklarla deşilen göğüs", "cehennem alevinde sıtmaya tutuldum" bunları okurken okur hem canının yanmasının ruhun alev alev yanmasını vurguluyor. "gizlenirim kendi gölgemden" yalnızlıkla yüzleşmek böyle anlatılınca daha bir karmaşık mı oluyor yoksa şairin bunu gizleme çabasını bir zahmet okur mu keşfetsin diyor bilemedim.
"Buğulu gözlerimin teneşiridir soyadın" yani sevda hem acı hem yücedir ve sonudur. Unutulmaz aşkın izlerini böylesine güzel ifade eden imgelerle bezeli ama şiir yazmak imge kullanmak adına alakasız yerlerde alakasız hatta anlamsız imgeler yerine yüreği bir o duvardan çarparken, şiirle buğulanan gözlerimizin bir anda şimşek şimşek çakmasına sebep olan mısralar....
Bu son yazdığım satırları inanın ben bile çözemedim kelimeler bu şiir için bana bile kifayetsiz geldi ki bu çok olan bir şey değil :))
Şuracığa tebriklerimi bırakıyorum.
Yüreğin üşümesin.