Çalar Saatlerin Ardında
Çalar saatler çalıyor ardımdan,
Mahzenlerin en derininde, en bilinmezinde... Ruhuma işlerken yirmi düğüm, Bir şeyler götürüyor benden, Bir dördümden,bir on dördümden... Kibritçi kız misali Efendim; Yakıyorum son kibritimi de, Tenime sinerken yaşam korkusu... Şu dizeler, şu mısralar, Bir idam mâhkumunun son satırları gibi, Sineme işlerken ölüm korkusu... Çalar saatler çalıyor ardımdan, Hiç olmadığı kadar sesli, Ya da bir ölüm misali sessiz... Gözlerimden yaşlar akar, Tanımadığım, bilmediğim, Belki de hiç görmediğim, Bir mezar taşının başında sebepsiz... Meğer böyle bir şeymiş yaşamak, Bir çocuk misali sesli, Bir toprak misali sessiz... Çalar saatler çalıyor ardımdan, Gecenin kasveti çökerken pencereme... Ne olur, çekmeyin perdeleri, Bu gönül hasrettir; Güneşli bir günde açan Kırmızı beyaz güllere, Kasvetli bir gecede yazılan En masum,en içten şiirlere... Bu gönül hasrettir, Hem yaşamaya, hem ölmeye... Yaşamak ne güzel şeymiş bir kere, Meğer bunun için güzelmiş ölmek bile.. |