GüN BaTıMı MANİFESTOSU ( ….)Gecenin hırt karabasanında kaybolmuşum, Kitaplar dolusu düşüncelerle yüklü selfi’de. Mevlana’nın semasına çağırmam ben, Tebrizli’nin kanında kaybolmak istemem, Miraç’tan bak, sınırlar yok sonsuzluğa, Bayraklarla örtülü gökler değil arzular. Aşklar silinir gözyaşlarıyla, Savaşların gölgesinde kara ve beyaz Andersen’in masalları gibi gerçek. Yaşarken ölmek, ölülerle yaşamak aynıdır, Ölümün gölgesinde dans ederken hayat. Gülme, bil ki gerçeklik acımasızdır, Adem topraktan, Havva Adem’den doğmuş, İsa Meryem’den değil, sevgisizlikten bela. Kelimelerle çırpma yüreğini, acımasız cımbızlama, Aşk tarihini tükürükten ibaret bırakma, Günahların gerdeğine her dişi bıçak sırtıdır. Beni düşünme, dokunduğum her çiçek soluyor, Cennetlerden kovulmuşluğumda aşk diledim sadece. Sevdiğim her şey ölüyor, anımsa, Kun fe yekûn, her anı değerli kıl. Karanlıkları gıdıklayan bir düş gibi, Şiirlerim mezarlık çiçekleri gibi kokusuz. Sarayburnu’nda silme şiir gibiydi o gece, Ay’ın aydınlığında nefesler sona erdi pencerelerde. Zenci bir mürekkep, paranoyaları yaladı, Deli mabed mumları söndü, firarın gülüşünde Arabalıda Nazım’la karşılaştım, insanlarla konuşuyordu, Satıyordu insanları yerel bir gazete ile, İnsanları ve sahtiyan beyaz Kudüs ile. Necip Fazıl Kur’anım’a yakındı, Bedri Rahmi’nin ilaç parası cebinde, Kaldırımlarda Esselam’a vuruyordu adımlarını, şiir çileleri uçuşuyordu. Mehmet Hamdi herhalde kaptan şapkasıyla, Gözlüklü ve zor durumda, Yahya Kemal Orostopol’unda dayak yiyordu. Şiirler ’elde var hüzün’le dolanıyordu yüzünde, sis düdükleri çalıyordu. Sombahar’da, gözlerim çıkartıldığında, Ölümsüzlük adına yeniden dirildim. Aklıma geldi, ölüm, geri döndüm, Geri döndüm, bu soğuk gecede. Tetik parmağım sızladı, anladım, Bir adam, belki bir şairi alnından vurdu. Göremedim, karanlığın içinde kayboldu. |