ANNE BANA O ŞİİR'İ ALgeç silinen duvar yazılarında kırılacak eşyaya benzetilirmiş yerin göğün birleştiği yer yaşamda ‘’olan’’ ve ‘’olabilecek’’ kanısıyla inanç ikrarı gibi yedi kere tavaf yürüyerek yetişilemeyen, koşulların başlama nokta’sını kaçırmamam gerek diyorsan ve kadın adına herkes konuşurken gayri nizami ‘’bir adım öne çık’’ gözlerinden süzülen bir damla yaşı bile kaçırırken hasımlarından kıyıları döven deli dalgalar gibidirler kuşatılmış yaşamı yeniden sorgulayanlar ve bilenlerdir sorunların nasıl çözüleceğini, yanılmadan yanlarında tanıdık bildik yüzler dört bir yana kocaman harflerle tarihlerini yazıp bir elini yumruk yapıp sıkan, bir eliyle de yerden taş toplayanlar ne diyedir kimsenin duymak istemediği kadar sağır olmamaları evlat gibi bir felakete kendilerini adamışlıklarını yazması bütün kitapların elbette ki kapatamadığımız bir yarayız onlarda, gizlenememiş bize sığdıramadıkları sevginin, fazlasını saklarlar içlerinde onlar bir gül’dür, biz olsak olsak dikeni sevebilir miyiz onlar gibi olmayan çocuklarımızı söylemeye çekindiğimiz büyütebilir miyiz yargılanmadan, evlatlarını, onların şerrinden kurtarmaya çalışan isyanını ve müthiş becerilerini, zaaflarımızın kaydı anaların diyelim elin sitemi, kim bilebilir çekilmesi unutulmamış acıları hangi acılardır ki yitirilmiştir, çekilmediği için ağlanılmayan en hafifinden en ağırına, en incesinden en kalınına kararlılıkla gürüldemeyerek çoğalmayı öğrenememenin alınmayan mükâfatın da belki de en acıklısıdır kendilerini yargılamasını bilenlere, yalanlarından dolayı burnu uzamayan etten adamlara katlanmamak zorunda kalışları bilgeliklerinde beyaz sayfalar varken, ekine hazır dokundukları her yerde bir hatıra gizli her an eriyebilecek bir kar tanesi gibiyken elleri ceplerinde olmayanlar en sevdikleri türkülerinde bile oldurmaya çalıştıkları, kimsesiz masumluklarının diyalektiğinde yuvayı yapan dişi bir bülbülün hasreti gibi güle onlardan kalan bir miras var bizde başı dik alnı açık ve acınılacak kalabalık değillerin tılsımı kuşlar bile firar ederken ağaçlarından ama onlar hala buradalar! varsın uyusun bahaneleri çeşmesi olmayan borulardan geçen özel fren sistemi olanlar küçük bir mucize keşfetmenin büyüsü tanıdık eski ağaç küpesi, müsveddesi görücüye çıkmış taşıyıcıların sağlamlığı dipten uca altın pusula gelecekte son an’a son ‘’ana’’ kalana kadar daha gelmemiş yarın diye bir şey var hâlâ sağanağa dönmüş acı ekleyicilerin yağmurlarında tek kişilik şiir’de kalsa ‘’anne bana o şiiri al’’ kenan can yoldaşlar |