YAZGIM
Ters yüz olmuş yazgımın dağılmış penceresinden
Kederle işlenmiş bir gökyüzü gördüğüm Uzaklaşarak temizlenmez ruh Sevda sökülmez tutkulu yürekten Işığı ne kadar dost edinsen O kadar erken çalar kapını karanlık Bırak açsın yüzünde menekşeler Gözlerinin perdesi renklenir Batan soluğun bahar tüter Kainat sırrına mühürlenir Uykularımı yiyen hasretin Bütün taze sabahlarımı Devreden mestane gecelerimi Gün içi hülya mesaimi hanene yazıyor Gölgeni sarıyorum yaralarıma Savruluyor yedi kıta üzeri gönlüm Düşüyor hanımeli kokan sokağına Vedanı saklıyorum teli kırık kelimelerin ardına Aşka dair kurulan tüm cümleler sakat doğuyor Ruhumu kirletiyor gidişin Ağıt tüten şiirler düğümleniyor boğazıma Kifayet etmiyor şairler Tınısında kavrulduğum şarkılar kocamış dünya kadar yorgun Ve kalbimin beşiğinde hala uyuyor kokun Öylesine yaşıyorum şimdilerde hesapsız ve kitapsız Zamanla zar atılmaz Andan önceki ana dönmek imkânsız Cebimde solan bir fotoğrafın Dudağımda kuruyan adın Fikrimi deşen sağlam sancınla Volta atıyorum ayakta ölen insanlar arasında Bir gidişin yakmıştı sarsılmaz yüreğimi Bir de yıkılışı bu kentin Ne çok sevmiştim oysa ikinizi Bile bile ladesti Girdabınızda boğulmak Eşiğinize turapken eşiğinizden kovulmak Vakitlice düştüm Yusuf’un kuyusuna Ters yüz olmuş yazgımın dağılmış penceresinden Avaz avaz susuyorum kendime... |