2
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
290
Okunma
Ters yüz olmuş yazgımın dağılmış penceresinden
Kederle işlenmiş bir gökyüzü gördüğüm
Uzaklaşarak temizlenmez ruh
Sevda sökülmez tutkulu yürekten
Işığı ne kadar dost edinsen
O kadar erken çalar kapını karanlık
Bırak açsın yüzünde menekşeler
Gözlerinin perdesi renklenir
Batan soluğun bahar tüter
Kainat sırrına mühürlenir
Uykularımı yiyen hasretin
Bütün taze sabahlarımı
Devreden mestane gecelerimi
Gün içi hülya mesaimi hanene yazıyor
Gölgeni sarıyorum yaralarıma
Savruluyor yedi kıta üzeri gönlüm
Düşüyor hanımeli kokan sokağına
Vedanı saklıyorum teli kırık kelimelerin ardına
Aşka dair kurulan tüm cümleler sakat doğuyor
Ruhumu kirletiyor gidişin
Ağıt tüten şiirler düğümleniyor boğazıma
Kifayet etmiyor şairler
Tınısında kavrulduğum şarkılar kocamış dünya kadar yorgun
Ve kalbimin beşiğinde hala uyuyor kokun
Öylesine yaşıyorum şimdilerde hesapsız ve kitapsız
Zamanla zar atılmaz
Andan önceki ana dönmek imkânsız
Cebimde solan bir fotoğrafın
Dudağımda kuruyan adın
Fikrimi deşen sağlam sancınla
Volta atıyorum ayakta ölen insanlar arasında
Bir gidişin yakmıştı sarsılmaz yüreğimi
Bir de yıkılışı bu kentin
Ne çok sevmiştim oysa ikinizi
Bile bile ladesti
Girdabınızda boğulmak
Eşiğinize turapken eşiğinizden kovulmak
Vakitlice düştüm Yusuf’un kuyusuna
Ters yüz olmuş yazgımın dağılmış penceresinden
Avaz avaz susuyorum kendime...
5.0
100% (5)