İçimdeki Yollar
Ne vakit ruhum acıksa uzun upuzun yollara
Bitiveriyor ölüm meleği kapımda Adını bilmedigim deniz gören caddelerde soluyor çiçekler İmbatı susuyor Nabzı duruyor ömrümün Kireçlenmiş kelimeler yırtıyor boğazımı Gözyaşlarımla kırılıyor düşlerimin kanatları Işıkları sönüyor gurbet tüten şehirlerimin Bilinmeze sevkeden virajlar kusuyor yüzümüze Dur ey yarım kalmış talip Göçün kutsanmadan bu telaşla nereye Tedirginliğimin gözlerine veda etmemle derin bağlantısı var İşte bu sebepten acıyla nikahlı yüreğim mütemadiyen kanar Uzakların çağrısından şikayetçiyim ey talip Yol türkülerinin şırasını temizlemeyezsem ruhumdan İyot kokusuna müptela ciğerlerim lime lime dökülecek Ağzımdan ve burnumdan Martı çığlıklarını susturun Sesini kısın dalgaların Ve heybetini gizleyin zümrüt dağların Davetiye çıkarıyor içimdeki uzaklara Dur ey yarım kalmış talip Göçün kutsanmadan bu telaşla nereye Aklım kaybolmadan karanlık dehlizlerde Bulmak istiyorum kendimi bir yol üstü mesiresinde Ardımda bıraktığım sakızlaşan hüznümün buğusuna kazısam adımızı Neşet Ertaş ustanın narkozu eşliğinde Koyulsam yeniden güneş batan yollara Işıklar aksa içerime içerime Yorulsam fikrimin neşvesiyle Sonra çoğalsam tarhlarında çiçeklerin Dik sokaklarında yakalansam rüzgârına Mavi pencerelerinden dalsam begonvil kokan evlere Tutunsam tanımadığım yüzlerin düşlerine Ne vakit acıksa ruhum uzun upuzun yollara Bitiveriyor ölüm meleği kapımda Bitmiyor içerimin güzergahları ne var ki Adam olan tüm hislerim alınıyor mengeneye Dur ey yarım kalmış talip Göçün kutsanmadan bu telaşla nereye |