BİR ZAMANLAR
BİR ZAMANLAR
Küçücük bir çocuktuk kısaydı saçlarımız Hayata neşe ile bakardık bir zamanlar Soğuktan titrese de tüm parmak uçlarımız İdare lambamızı yakardık bir zamanlar İki göz toprak damda yedi kişi yaşardık Avlumuzun içinde kardeşimle koşardık Tecrübe edinirken kah kalkar kah düşerdik Kendi söküğümüzü dikerdik bir zamanlar Pabucumuz yeniyse eskiydi fistanımız Bahçede yetişirdi bağımız bostanımız Dilimizden düşmezdi türkümüz destanımız Kınalı keklik gibi sekerdik bir zamanlar Kaneviçe işlerdik bembeyaz ketenlere Başımızı koyardık rengarenk satenlere Kendiliğinden çıkıp dağlarda bitenlere Helal yemiştir deyip çıkardık bir zamanlar Hikaye anlatırdık bilmeceler sorardık Babam bir soru sorsa kafamızı yorardık Beyaz tülbent içine saçımızı tarardık Parfüm yerine sabun kokardık bir zamanlar Pınardan su taşırdık bakraç takıp kollara Mahallenin kızları düşer idik yollara Misafir geldiğinde peşkir tutup ellere Bakır ibrik ile su dökerdik bir zamanlar Ekmek kırıntısını nimet diye toplardık Akşama dek sokakta koşup oynar hoplardık Leblebi külü ile mutluluktan zıplardık Sofraya oturup diz çökerdik bir zamanlar Kar kış demez yürürdük gitmek için okula İzin vermezdi müdür saçımızda kaküle Siyah önlük üstüne çift belikler döküle Boynumuza ak yaka takardık bir zamanlar Babamız azarlasa cevap vermez susardık Terlik atsa anamız üç beş dakka küserdik Bir büyük konuşurken sesimizi keserdik Meteliğe hep kurşun sıkardık bir zamanlar Büyüdük de ne oldu keşke küçük kalsaydık Bayramlarda dostlara kartpostallar salsaydık Yine eskisi gibi mutlulukla dolsaydık Arklarda yüzümüzü yıkardık bir zamanlar. Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ |