KÖREBE
KÖREBE
Selamlaşmayı kestik yükseldikçe binalar Cam ekranın içinde aldatmalar zinalar Normal sayılır oldu bu çağda absürtlükler Başlara taç edilir ar damarı yırtıklar Tutsak eder ruhları, benlik denen kafesler Ölmek için doğduk biz sayılıdır nefesler Azrail silkelerken şu hayat ağacını Çilelerle doldurduk hep gönül bağacını Zamanın sürecinde hayat çarklısı döner Ayın yüzü kararır gözünün feri söner Yetmez aydınlatmaya yıldızların ziyası Şehra şehra yarılır arsızlığın hayası İblis kor ateşiyle egoları kaynatır Nefsleri parmağına takıp topaç oynatır İdrakler âmâ olmuş ortada bir körebe Nefis musallat olur uslarsa nefse gebe Sanki yedi başlı dev kalplerdeki suizan Vezüv’ü aratıyor gönül dağından sızan Gafletin perdesiyle örtülür pencereler Kul hakkıyla fokurdar boğazda hançereler Ahlak ızdırap çeker vicdanlar kömürleşmiş Gönüller çorak lakin insanlar çamurlaşmış Rahmet inmiyor gökten çığ düşer yer yarılır Maganda kurşunuyla nice masum vurulur Sanki atalar uşak, uşaklar olmuş ata Hiç bir merhem kâr etmez bu habis cerahata Yırtık giymek modayken yamalı giymek ayıp Böyle göz göre göre bir nesil oldu kayıp Her gün kavga gürültü patırdar aileler Yıkıldı yıkılacak çatırdar aileler Kalpler sevgiden yoksun mermer gibi taş gibi Her evden lav püskürür yanıyor ataş gibi. Göğün gözü kurudu beşere ağlamaktan Irmaklar haya eder, fütursuz çağlamaktan Ey benim asil kanım temiz damarlarda ak Yetmez mi kirlendiğin, yekin de ayağa kalk! Nurgül KAYNAR YÜCE / K. MARAŞ |