GÖÇEBE
GÖÇEBE
Hayat denen tozlu yolda düşe kalka yürüdüm ben Ömrümü dert kundağına beleyerek bürüdüm ben Dağladım nefsin gözünü yarım asır kör idim ben Gerçeklerle yüzleştirip gözlerimi açtı yıllar Harcayarak gençliğimi rüzgar gibi geçti yıllar Ne çocukluğuma doydum ne gençlikte sefa gördüm Felek vurdu sillesini türlü türlü cefa gördüm Ne sevgiden kadir kıymet, ne dosttan bir vefa gördüm Gençliğimi bir kadehte yudum yudum içti yıllar Mavi başlı turna gibi süzülerek uçtu yıllar Bir de baktım ne göreyim tel tel ağarmış saçlarım Sanki karda kalmış gibi uyuşur parmak uçlarım Akıp geçiverdi zaman bomboş kaldı avuçlarım İhtiyarlık hanesinin kapısını açtı yıllar Uzun ömür fistanını bir çırpıda biçti yıllar Gurbet trenine bindim ömrümün gençlik çağında Otuz senemi harcadım zalim gurbet ocağında Sılama hasret yaşadım ayrılığın kucağında Katmer katmer yüreğime hicran odu saçtı yıllar Gölge düşürüp gönlüme el sallayıp kaçtı yıllar Meğer her şey yalan imiş, gerçek sandığın ne varsa Emanetmiş fark edersin şu fanide mal, mülk arsa Dünyanın en zenginisin elin ayağın tutarsa Yaş elliyi geçtiğinde anlarsın ki hiçti yıllar Sanki bir göçebe gibi dün konmuştu, göçtü yıllar. Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ |
Yüreğine emine sağlık