MÜMKÜN OLSAYDI
MÜMKÜN OLSAYDI
Çocukluk yıllarıma giderdim koşa koşa Mazinin kapısından girmek mümkün olsaydı Razıydım soğan ile katıksız yavan aşa Anam ile babamı görmek mümkün olsaydı Dağ taş bayır yürürdüm bir naylon çarık ile Öf demeden yaşardım yıllarca çeksem çile Anamın saçlarını tarayarak sevgiyle Tahta şimşir tarakla örmek mümkün olsaydı Kırmızı pabuçları ayağıma giyerdim Sürme çiçekleriyle gözlerimi boyardım Bayram harçlıklarımı mendilime koyardım O eski bayramlara ermek mümkün olsaydı Çelik çomak, körebe, saklambaç, yakan topu Topaç, misket, birdirbir, seksek ve ayak ipi Kapanmasaydı keşke maziye giden kapı Zamanı gerilere sarmak mümkün olsaydı Saçlarıma fiyonklu ak kurdele takardım Babamı görmek için pencereden bakardım Tütün kolonyasıyla burcu burcu kokardım Dokuzlu yaşlarıma varmak mümkün olsaydı Anamın kuruttuğu patlıcanı börtlerdim Karpuz çekirdeğini bacım ile çitlerdim Taşımak zor olsa da seve seve sırtlardım Kalın yün döşekleri sermek mümkün olsaydı Babamın şefkat ile açtığı kollarını Öpebilseydim keşke anamın ellerini Bahçemizde açılan peygamber güllerini Ellerimle toplayıp dermek mümkün olsaydı Nurgül’üm elli sene kuş olup uçuverdi Hem anam hem de babam dünyadan göçüverdi Ömür denilen zaman nasıl da geçiverdi Saati çocukluğa kurmak mümkün olsaydı Nurgül KAYNAR YÜCE / K. MARAŞ |