tarih masalmış öyle mi bir bakış ki donuk mu donuk sönük mü sönük. bir de kan ,kaskatı tabutluk kefensiz
kim demiş tarih masaldır diye maziye sünger çekmekle akıllı geçinenler mi geçmişinden haberi olmayan gelecekten emin olabilir mi hiç hangi köke dayanıp hangi dala yapışıp hangi bağla bağlanıp hangi zenginlikle süslenip de yol bulacak
bulduğu yolda neye göre yürüyecek cesur olmayı kimlerden öğrenecek kimleri örnek alacak kimleri… tarihe masal diyen masalcıların develeriyle pirelerini mi
tarih masaldır ha alan almış satan satmış ha devrile devrile akan yolup koparan azgın sel sulara kapılmış bir kütükten ne farkı var ki köksüz dalsız gövdesiz
*
körpe dimağları tel tel desenleyen bitmez tükenmez hazinemiz tarih hemde zincir zincir nesiller lütfen, tarih masaldır demesinler
viyanaya dayanan bir millet büyük millet ne haksızlık bilir ne de tatmıştır zillet yüce millet avrupayı göbeğine kadar şerefle, şanla atının nalıyla yolak yolak donatan türkler değil mi
o millet ki ölümsüz o milletler ki oralardayken gülmüş yanlarındayken al al açılmış sevinmiş mazlumlar tarih anlatıyor bunları satır satır, yaprak yaprak naklediyor
tarih masaldır diyenler iyi kötüden, doğru yanlıştan güzel çirkinden aydınlık karanlıktan ayrılamazken nasıl masallara kanılır düşmanını bilip, dostunu seçemeyen yaşar mı sanar asırlarca
*
tarih, dil dil dostu düşmanı anlatır dünya döndükçe yine türkü anlatır müjde müjde çevrilince hep yaprakları yataklarında alev alev yanan kol kol nehirler içip kanmayan kıvrana kıvrana ağlayan türke olan hasreti anlatan tarihe kim demiş masal diye
dost... dost deyip geçilir mi hiç kim geçer dosttan ağlar gördüm dostu o en sevgili dostu hıçkırıklarıyla doldum
evet… yaslıydı o dost hıçkırıklara boğulan bir dost dost yaslı dost ahlı ezan sesleri istediği halde neden çan sesleriyle inliyordu o, ahlıyken mümkün mü bir lokmacık boğazdan geçsin sofralar düzülsün.
ya onun yası dinsin ya onun göz yaşları silinsin dostla baş başa ölümsüzlüğe ermekti sanki ne ekmek isterdi gönül ne de su sevgilinin göz yaşlarıyla doyuldu ya
*
dert…derin bir yara yüreğe inen bir sızı o denli iniltili o denli yaslı masmavi gözlere ev bacalarından kurum mu kaçmıştı onun için mi yaslı onun için mi ahlıydı yüzündeki leke leke karalar neydi peki
meğer… meğer asırların hasreti inmiş yüreğine yoksa yüreği dilim dilim olur muydu inci inci yaş dökerekten inler miydi hiç iç çeke çeke ağlar mıydı dalga dalga diz döğer miydi tuna…
o masmavi gözlerde halka halka yer eder miydi morluklar dost... dost ki, bambaşka bulutlar arasında dolaşırken göz kırpmıştı türk diye türk diye seslenmişti uğruna binlerce şehit verilen dost diye el sallamıştı.
*
onun gülümseyişini kim tarif edecek ışıl ışıl parlayan mavi bakışlar karşısında donmuş kalmışken hele mümkün değildi hüzünlenmemek yürek cızz dedi gitti
sarmak, bağrına basıp kucak kucak sıkmak istiyordu sanki küme küme beyazlar arasından gittikçe alçalan uçak sevgilinin kucağına koşarcasına hızla kanat çırpar gibiydi
ona inecek onda kaybolacak bir hali vardı dost, kucak açmış bekliyordu bana gelsinler diye kollarını açmış hasretle
* hava kış rüzgar, elini ağzına götürmüş ıslık çalıyordu dondurucu bir gün dostun ülkesinde ezanlar çoktan okunmuştu iftar vaktiydi güneş batımıydı dostla kucaklaşma anı doymuştu iliklerine kadar kanmıştı artık
tunanın bir kenarında dostla baş başa eller ellerinde gözler, bakışının maviliklerinde eridi gitti duygular, dostsevgisinden kana kana içti içtikçe içti yaşlar avuçlarda ne sıcaktı AllahAllah hem de ne tatlıydı
neydi o dostun sıcaklığı, neydi neydi o tunanın yasının tatlılığı, neydi avuç avuç yudum yudum içildi o sıcaktan o tattan o dosttan o tunadan doya doya, kana kana…
*
tarih masalmış, alan almış, satan satmış öyle mi tarih masal mı, değil mi onu tunaya sor o anlatsın, biz dinleyelim tarih nasıl yazılmış.
avuç avuç sıcaklığı içilen sevgili gibi tarihi de cilt cilt içilesi içtikçe içelesi o emsalsiz güzelliği gözlerinin maviliği hayalleri,düşleri süsleyen dost
tarihin, türk dostu dediği sevgili başucunda sevdasını saklayan dilinden anlayana inciler saçan dilber ahlı ahlı dil döken satır satır konuşan tuna
kıvrana kıvrana yatağını döverek akan fırakla,özlemle vuslatla yanan yaş döktükçe türkü kendi gibi yasa boğan yaslı dost tuna
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
tunadan geçerken şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
tunadan geçerken şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Uzunca bir şiir olmasına rağmen oldukca sürükleyici ve etkileyici bir şiirdi..Severek okuduğum güzel şiirinize verdiğiniz emeği kutluyorum üstadım..Nicelerine inşallah..
Lisede okurken Tarih hocamızın bir sözü vardı "Tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını başkaları yazar" diye hiç unutmadım. Tarih yol gösterir b ize kim ki inkar eder Haindir. Ancak tarihimizde şanlı olaylarımizdan başka utanç duyduğumuz olayları da unutmamalıyız ki ders çıkaralım bir daha yapmayalım. Örneğin halk yokusul ve ulke toprak kaybederken zafer kaybederken bile lale devri umursamazlığı ile halktan kopmak, makam ce ikbal icin kardeş ve evlat katliamları gibi. Değerli yazınız günümüzde anımsatıyor saygimla
Ağaçların efendisi tarafından 5/26/2023 6:36:37 PM zamanında düzenlenmiştir.