SARARMADAN GELYağmur geldi ıslandık, dolu vurdu saklandık En haşin rüzgarlarını da gördük sonbaharın Ve dalımızda eksildi o yemyeşil yapraklar Nasıl da bakar bize gel der gibi, kara toprak. Daha çok iş yok mu yapılacak, koşturacak dava Varsın kalkmasın yerden karı, dondursun ayazı Değmeyecek mi tellerine eller, duvardaki sazın Açmayacak mı yine güller, her gelen bahara Ve beklemeklilerimiz saymakla bitmiyor, bitmez Yaşama yanımız da cevval ki bizim meçhul yarına. Ne zamana denk düşecek kalkması yükün Omuzda çürüdü artık, taşıyamaz sabırla Mutluluğa uzanan ve beklenendir o el Haydi artık bekletme, bilinmez ki var mı yarın Solmak vakti gelmeden bir kez daha düşün. Çıkarken henüz aheste nağmesiyle dilden sözler Varsa halen zamanı son nefese denk bekler Karası çalmadan göze ne güzeldir şu görmek Anladığım bir şey var ki en gerçekse şu sevmek. Ne gidenleri tutabildik şimdiye denk, ne de zamanı Aştılar ta meçhul ötelere, hayat vermez amanı Varsa da kalsın iki satır bizden de geriye baki Şu insan ne garitir aslında, yaşar gider afaki. Yarınlar isterim ki olmasın ayrılıktan yana Kanamasın gönülde kabuk tutmuş yaralar, Bir yol var var gidilirse birlikte sonu rahmani Uzanan elleri çevirme gel, beklerim yanıma Ortak bir pencereden bakmanın, adı ufuklar Hazzı ne tarifsizdir seninle, yaşanır keyfi. Varsın öte beri yapsınlar dedikodu, ne çıkar Şu yüreğe değmiş ise senle o halis duygular Tümleyeni sensin hayatın eksik yanını gel Volkan gibi patlamanın geçmeden saati Gölgemiz terketmeden bizi şu yaşamak kâr… Oğuzhan KÜLTE |