ALTI ÜSTÜ
Aynı dalda altı çiçektik biz
Birbirine seyirli.. Büyüğümüz gözetken. Doğuştan kapmış sorumluluğu. Dinleyeni olmazsa Söylenmemiş sözcükler kemirir içini Kan çanağa aratmaz gözleri. Haber almazsa rüyamıza yatar. Arar, sorar nerdedir her birimiz. Aynı toprağa düşmüş. Altı tohum. Sema denize benzer bulutsuzken, Kötü yürekli insan tanımaz. Sevmeyi iyi bildiğinden belkide Karşılık alacak kadar beklemez. Bütün işleri sarar da sırtına Altı tohumu düşünür her gün. Rüzgârın ıslık seslerinden habersiz, Altı fideydik biz. Kıvırcık saçlarıyla karabeduş, Hiç bilmez cesaretini bastırmayı. Bakışları dik İnsan oluşu ağır kardeş. Altı sürgündük, Aynı tabağa üç öğün kaşık çalan. Adına layık yaşamaya çalışan oğlan Özgürleşmelere açık, Hayal kırıklıklarıyla sarılı. Güveni düşürmemekte direnen, İnadıyla gülebilen. Cinselliği toprağa sarılmış Altı beşik. Pencereleri her an açık, Bir ayağıyla köklere bağlı, Gönül alan yüz. Üzülen olsa uykularını asar yıldızlara. Suları durultmaya adar kendini. Aynı bedenden kan alan Altı parmak. Serçe en asi Şımarma isteğiyle yanıp tutuşan. Hoşgörüsünü sevgisiyle örten, Aşklarına ölüm oruçları tutan, Onaylanmadığından kararları Benimseyip dayatan adam. Yanlızlığın yüzünü ölüm sandığından Tutunmak için hep beşi arar. Sarhoşluğun eziyetiyle bitkin, Toplu yerleşime tavır alan kök. Erken bitirdi yaşam dersini Erken ayrıldı aramızdan, Bir on iki eylül gecesi Vedalaşmadan… Her on iki eylül küfrederek dinlerdi haberleri, Yüzünü insanlardan koparıp Doğaya döndüğünden beri. Kafamıza koydu mirasını. Onurlu yaşam. Koysa da umulmadık anda son noktayı Duyarlı yürek.. Ve acısı dinmeyen kocaman boşluk. Toprağımız duygu esiri Sevgi bağımlısı. Sonrayı bırakıp Şimdinin güzellikleriyle sarar altı bedeni. Şaşırdık savruluşumuza. Kaya diplerine tutunmuş Altı yürekli kök olduk biz. Devrim Ser ÇİNDEMİR |