KUYU
Kendi dipsiz kuyularıma bağırıyorum her gün
Hayatın zorunluluklarından arda kalanları topluyorum Yakut taşlardan yankılanarak dönüyor sesim. Kimsesizim. Ölümün unutulmuş sessizliği bozuluyor Karınca telaşına karışıyor benliğim. Her koyun kendine emanet Bir can taşımaktan yorgun Nihayet bir can Bin can taşımaktan riyakâr, yalancı. Herkesin kuyusunun dibinde utancı Ölmediysek bizi de karşılar kandırmaca, Taş örgü sığınma kulelerimiz Ömür fersiz fenerlerimiz. En nihayetinde saklanma hünerlerimiz Gömülmeye en yakın halimiz. Yakın geçmişimiz, uzak seçmişliğimiz. Kuyularımızda parlayan çoban ateşlerimiz. İçinden çıkmaya utandığımız kalleşlerimiz. Uçurumlarda kanat açma isteğimizden Her vazgeçişimizde Dönüp içine çığlık biriktirdiğimiz kuyularımız. Ey boğazına kadar karanlık yıkılan kuyu Kuyunun derinindedir huyu. |