Uğurlama
....
içi yoklukla dolu bir kırık kâsede meçhul bir andı şimdi senin sevmenin hazinesi .... eski lezzetinden eser yoktu rüzgârın kokunu susadım kabuğundan intihar eden bir yaranın hançer hıçkırığıydı bu bendeki şakaklarını kır çiçekleriyle donatmış bir hoşçakal ezgisi bir ıslık güftesiydim yitip giden azaldık zamanla tropikal düşlerde bizi soluyan cengaverdi yalnızlık dalgalara sarıldık sığınacak limanlar aradık kendimize künyemizi damıtarak yazdık tabelasız yapraklara soluyordu içimizdeki yüzyıllık aşk yağmur ormanlarına kurşun sıktılar sesimizin yankısız seviştik biz dağdan dağa kar yağıyordu sevdanın yaşanmamış masallarına kar, kara kalemiyle kazıyordu eşkalimizi taşlara upuzun ve sırılsıklam bir sükunete uzandık karanfiller yolladık biz uzaktan uzağa yüz sürdüm bir ülke düşürdüm türküler yürüttüm ardından İzini sürdüğüm bir çift ayak aşkına üşüdüm durdum acıkmak tarih oluyordu tadı kaçmış mevsimler geçiyordu üstümüzden biçim veriyorduk bir göçmen gibi yollara kanatlanıp uçuyordu bestemiz gelip geçiyorduk işte bir şiirden geriye kalanla talan olanın köprüsünden _boran |
Derinden hissettiren, düşünce evreninde kasırgalar estiren karşılaştırmalı bir gücü vardı şiirinizin.
Tebriklerim ve saygılarımla.