Ayrılık çağımıdır ,toplamışsın ellerini..
Dağıtıp gökyüzümü ,gitmişsin!.
Kırlangıçları ,silkelemişsin omuzundan.
Aç bir sokakla ,yırtıcı masal kahramanları bırakmışsın şehire..
gitmişsin!!
Ceviz ağacının çekik gözlerindeki ,
sürmeler düşmüş toprağa..
Ne kadar az kalmışım gölgende...
Masada ,sedirde ,duvarda ,çekmecede
ne kadar az kalmışsın!.
Yüzümde toy bir ,renk..
Ağlasam ,yine
siyah!.
Bir şaiirin kirpigi düştü kagıda
eridi ruhlar satır aralarında..
arada bir sus kaldı dilim, arada bir sagır..
O göz görmedi, bir âmânın gözlerindeki
maviyi..
aktı gitti
mavi.
kagıt elimde kırıldı,
keskin bir acı koktu sögüt ağacı..
Gün kırıldı yüzüme yakın yerlerde,
yanagımda kaldı işaret parmagının gölgesi..
bir dirilişin, saganakla şehre inen ayak izlerini gömdü, acımasız
siyah..
bir feryat düştü gözümden, alabildiğine kör, alabildiğine topal..
işaret parmagıyla kapattı aralı şiiri..
mavi topladı önce sonra
mavisizliği yedi..
bir sükut kırdı duvardaki kırık aynayı,
görmezken kendini gördü..
bir rüzgar küstü sokaga,
gökyüzü saçıldı yerlere..
kuşlar, kırlangıçlar kaldırım taşlarında uçuştular..
asılı kaldı yüregim sokakta.
sokak lambasını içen söğüt değildi,
aydınlıgı o yutmadı.
bir yanılgı baktı pencereden,
buhulandı cam, eylüldü o bakış..
pencerenin kiri, önündeki söğüt agacını kızdırdı..
kapat dedi gözlerini eylüle,
kır pencereyi,
yalnızca bana bak ve biraz düş akıt dalıma..
sus gitti..
Hüzün geldi..
pencere kırıldı..
söğüt öldü..
bir sevi usulca geldi
elimdeki kirpigini alıp gitti..
Yüzümde acemi bir renk..
Ağlasam yine ,
siyah!.