Tövbesi yazılmamış yeni bir günahBir el tuttu kibriti Başka bir el körükledi alevi Saf olan işte böyle kirletildi Kanatları alev alev yanıyordu saf olanın Gökteki en parlak yıldız dayanamadı kahrından kesti bileklerini Böyle bir günah daha yaratılmamıştı kainatta Ne ceza vereceğini bilemedi Tanrı kullarına Küller yıldızlara karıştı Yıldızlar kızıla boyandı birer birer Yeni bir karanlık doğurdu küllerin dokunduğu her yer Öyle bir karanlıktı ki bu Yer değiştirdi olması gerekenle ölü kalması gerekenler Tek ve keskin bir çığlık atmıştı kanatları yanarken saf olan Sadece ölüler duydu bu çığlığı Çığlığına çılgınlıkla karşılık verdiler Kemikler cana gelmiş gibi fışkırdı toprağın bağrından İşte böylece Yaşayanlar aşağıya Kemikler yukarıya taşındılar Tüm gerçeği anladı kibriti elinde tutan Alevi körükleyene döndü yüzünü Bak dedi Tüm günahlarından arınınca insan Bir avuç kemikmiş geriye kalan Ve biz geçtik geçmememiz gereken o sınırı Arınmış kemikler yürüyordu artık yeryüzünde Günahkarlar ise bu yeni gerçekliğin sebebini biliyorlardı içten içe İşte bu yüzden karşı gelmediler kaderlerine Neydi böyle bir kıyameti getiren günah yeryüzüne Herkesler biliyordu Tanrı hariç Yine de Herkes birbirini suçlasa da Korkudan sen miydin o diye de soramadı karşısındakine Sustular Öyle bir sustular ki toprağın altı da üstü kadar sessizleşti böylece Yeni bir günah doğdu Bu evrene ait olmayan bir günah Öyle sinsi ve öylesine hızlı oldu ki doğuşu Tanrı bile olanların çok geç farkına vardı Boz bütün ezberlerini günahkar et yığını Sessizliğinin bedeliyle usluca yat toprağın altında Dizlerinin üzerine çöküp yalvarsan da boşa Bu yeni günahının tövbesini Tanrı yazmadı daha kitabına y... |