GIYMATLI GUZUM
A guzum,
Böğün körguyu’ya getdiydim Ne görsem eyi İkideğiz bayam dikdiydim yengice vermeye başladıydı Yogalası domuz dallarını orta yerden ayırı ayırıvermiş Bayamları öylecene görünce feleğim bi şaştı bi şaştı Ardıcın dibine çoğşurula galmışım eyi mi Öte yanda Değirmencinin oğlu Mustafa’nın goca talla olduğu gibi durur Elleğem domuz da biliyor tallanın goca garı tallası olduğunu Eller gibi işçi neyim icarlayıp da fidan diktiremedim Gengdiming dikmeye taketi galmadı Tallamız boş gallmasın el tallasına imrenmeyelim dediydim Gısmadımız yoğumuş a guzum A guzum, Örtmeden odun almaya dermanın yok Körguyu’ya nahıl getdin deme Eşeğe Ayşa Abang bindiriverdi, çeşmede nahıl olsa endirecek biringgini bulung dedi Dediği gibi de oldu, çeşmede iki uşak varmış yeni yetmelerden Beni badeğis çuvalı gibi gucaklayıp atıverdiler yere A guzum, Çeşmelere gırangı girdi elleğem İçimi dökeceğim kimsecikler gelmiyor çoktan beridir Kör zindanlar anacığıng dört duvardan eyidir Anacağıng yüzü hiç gülmedi aylar, yıllar beridir A guzum, Anacığıng dertleri debreşdi mi Anan dizginleyemiyor derdini Dertleri dile geldikçe bağrına bir sızı çöker Laf osun deyi ocağa bir kütük daha köser A guzum, Durduk yere gafangı ağrıtmıyım Eyi kötü ocağı tüttürüp dururum Yarına çıkar mıyım orasını Allah bilir Gendinge eyi bak eyi mi İbrahim ŞAHİN |
Sona abad kalsın şu bizim iller
Gün gelir ki ötmez susar bülbüller
Elleğem anladın gitme vaktidir
Annesi elleri pek de mübarek
Öpek de ellerin öylece gidek
Hakkın helal eyle, böylesi gerek
Elleğem anladın gitme vaktidir
Allah razı olsun Üstadım.
Duygulu bir yürekten Şiir.
Çok saygımla Üstadım.