9
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
717
Okunma
sanki yad ellerde yurdunu buldu
Allah, ordusuyla korudu
var oldukça onu
yetim, babasız ve sahipsiz bırakmadı
her biri bir dağdı savaşta,
onlara çarpan, onlarla çarpışanlara
savaş meydanında ne gördün diye sor
düşmanlara sor onları
bedire sor
sor çöl kumlarına
kesin sonuç alışta, zaferde onlar mı üstündü
yoksa heba olup gidenler mi
kıpkırmızı çıkaranlardı kapkara vücutlara sokup
yıldırımdan da çabuk ak çelik kılıçları
onlar sanki katip, süngüler de kalemleriydi
vücutlarda bir tek harfi bile noktasız bırakmadılar
silahla donanmış ve yüzlerinden tanınırlardı
seçilirken ilk bakışta
nasıl hemen seçilirse ağaçlar içinde gül ağacı
her biri silahlarıyla gonca gül gibiydi
zafer rüzgarları
armağan ederdi kokularını
dağlarda fışkıran çamlar gibi
birden zuhur ederlerdi atlar üstünde
yüreklerin, bileklerin sağlamlığı
dimdik tutardı onları
kalpleri, dudakları uçukladı korkudan
ebu cehil ordusunun
ayıramaz oldular kahramanı koyundan,
kardan karanlığı
kargadan kartalı
onlara rastlayan aslan bile uslanırdı
beraberlerindeydi peygamberin zaferi ve duası
kanatlarını gerdi ümmet üstüne
geceleri ışıttı aydınlığı
onu över överim,
yorulmam ve usanmam
ah etmişim
harcamışım kendimi bir ömür boyu
bir ömür boyu, toplamış, devşirmişim
suç ve pişmanlıkları
dönmüş değilim ona verdiğim sözden
onun için kopar gönlümün bağı
söz vermişti kurtaracaktı adıyla çağrılanı
ve beni adımla çağıracak
ve insanlık içinde kim olabilir
ondan çok sözünde duranı
yarın hesap gününde tutacak o elimden
haşa o, mahrum etmez yardımından isteyeni
kendine sığınanı
onu övme yoluna koyulduğum günden beri
o oldu benim için koruyucular koruyucusu
kurtarıcılar kurtarıcısı
gözüm yok
bu dünyanın parasında pulunda
zerresinde.
kimsenin kurtulamadığı vakit
elini uzatıp tutacak beni
insanların en iyisi
en üstünü
Allah’ın resulü
*
Allah yolunda çarpışmayı
en büyük şeref telakki eden müslüman mücahitler
adeta heyecanlarından yerlerinde duramaz hale gelmişlerdi
bir an evvel muharebeye başlamak,
müşriklere hadlerini bildirmek istiyorlardı
resul-i kibriya
adeta mücessem iman halini almış
bu bir avuç mücahidin haline bakarak
Cenab-ı Hakka şöyle içli niyazda bulundu
Allah`ım .onlar yaya ve yalın ayaklılar
Sen onlara binecek ver
Allah`ım .onlar açtırlar, Sen onları doyur
Allah`ım .onlar fakirdirler
Sen onları fazl ve kereminle zengin eyle
Allah`ım.
bana yaptığın vaadini yerine getir
Allah`ım
bu bir avuç mücahidi helak edersen
artık sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmaz
manzara oldukça ibretli idi
mus`ab bin umeyr, müslümanlar safında
muhacirlerin sancaktarı iken
kardeşi ebu aziz ibn-i umeyr
müşrik ordusunun birinci bayraktarı idi
daha garibi de vardı
hz. ebu bekir oğlu abdullah ile müslümanlar safında
diğer oğlu abdurrahman kureyş müşrikleri arasında idi
cesareti ve keskin ok atıcılığı ile meşhur abdurrahman
bir ara ortaya atılıp er dileyince
hz. ebu bekir ayağa kalktı
resulullahtan oğluyla çarpışmak için müsaade istedi
resul-i kibriya efendimiz,
ey ebu bekir
bilmez misin ki sen
benim görür gözüm
işitir kulağım yerindesin. buyurarak
izin vermedi ,
yanından ayırmadı
tarih
17 ramazan,
cuma günü
sabah saatleri
artık iki ordu, olanca güç ve kuvvetleriyle
birbirine saldırıya geçmişti
resul-i kibriya efendimiz, mücahitleri
Allah yolunda cihada teşvik eden konuşmalar yapıyor,
şehit düşenlerin makamlarının cennet olacağını müjdeliyordu
zafer bizimdir.diyerek
her zaman mücahitlerin gayret ve ümitlerini
hep aynı canlılıkta tutmaya çalışıyordu
zaman zaman da ordunun önüne geçip
bilfiil cesaretini göstererek,
mücahitlerin de cesaretini arttırıyordu
hz. ali der ki
bedir günü harp şiddetlendiği zaman
resulullaha sığınmıştık.
o gün, halkın en cesaretlisi,
en kahramanı o idi
müşriklerin saflarına ondan daha yakın kimse yoktu
hazreç kabilesinden haris bin süraka adındaki genç
ordunun gerisinde su havuzunun başında bulunuyor
vuruşmayı temaşa ediyordu
düşman tarafından atılan bir ok
ön saftaki mücahitlerin üzerinden geçerek ona isabet etti
orada şehit oldu
işte ensardan ilk şehit düşen bu zattır
resul-i ekrem ise durmadan mücahitleri
harpte sebat etmeye çağırıyor ve şöyle diyordu
muhammed`in varlığı kudret elinde olan Allah`a yemin ederim ki
Allah`ın rızasını umarak
sabr ve sebat göstererek çarpışanları
arkasına dönmeden ilerlerken öldürülenleri Allah,
muhakkak cennetine koyacaktır
çarpışma tüm şiddetiyle devam ederken
resul-i kibriya efendimiz
yerden bir avuç ince kum alıp
küffar ordusunun üzerine attı
şöyle dua etti
yüzleri kara olsun Allah`ım
kalblerine korku sal
ayaklarına titreme ver
o bir avuç kum dahi her bir müşrikin gözüne gitti
hücumu terk edip gözleriyle meşgul olmaya başladılar
kur`an-ı azimüşşan bu mucizeyi
şu ayetiyle ilan eder
‘onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü.
attığın zamanda sen atmadın, ancak Allah attı...’
peygamber efendimiz,
kıbleye yönelerek yüce Mevla’sına yalvarıyordu
Allah`ım.bana vaat ettiğin yardımı lütfet…
bu münacaatı esnasında bir ara öylesine kendinden geçti ki
ridası mübarek omuzlarından kayıp
düştüğü halde farkına varmadı
yanından ayrılmayan hz. ebu bekir
ridasını yerden alıp mübarek omuzlarına geri koydu
ya resulallah
Rabbine ettiğin niyaz yetişir
şüphesiz O,
sana olan vadini yerine getirecektir
resul-i kibriya efendimiz şöyle buyurdu
müjde ey ebu bekir sana ,
Allah`ın yardımı geldi
işte şu cebrail`dir
kum tepeleri üzerinde atının dizginini tutmuş
silahlanmış, emir bekliyor
kur`an-ı azimüşşan
bu vak`ayı da şöyle hatırlatır
‘muhakkak ki, siz bedir`de zayıf durumda iken
Allah size yardım etmişti de muzaffer olmuştunuz.
öyleyse Allah`tan korkun ki,
O’nun yardımına şükretmiş olasınız.
o zaman sen mü`minlere,
Rabbinizin gökten indirdiği üç bin melekle
yardıma gelmesi
size yetmez mi..diyordun’
rivayet edilmiştir ki o esnada,
benzeri görülmedik gayet şiddetli bir rüzgar çıktı
göz gözü görmez oldu
sonra geçip gitti.
arkasından ikinci bir rüzgar çıktı
o da geçip gitti.
daha sonra üçüncü bir rüzgar daha çıktı
o da geçip gitti
bu, cebrail (a.s.) emrindeki 3000 meleğin gelip
resul-i kibriya efendimizin yanında
sağında ve solunda
yer alışının tezahürü idi
melekler; başlarına beyaz sarıklar sarmışlar,
sarıkların uçlarını ise arkalarına salıvermişlerdi
yalnız cebrail`in (a.s.) sarığı sarı idi
meleklerin hepsi alaca renkte atlara binmişlerdi
parolaları …ya mansur du
mücahidler düşmanla kahramanca çarpışıyor,
hücum ve hamleleriyle düşman saflarını yarıyorlardı
hususen hz. hamza ile hz. ali (r.a.)
son derece kahramanca ve cesurca
müşriklere hücum ediyorlar
düşmanın hangi koluna hücum etseler
yarıp geçiyorlardı
hz. hamza, iki elinde iki kılıç
önüne geleni bir hamlede yere seriyordu
bu iki kahraman sahabi
müşrik ileri gelenlerinden bir çok kimseyi
kılıçlarıyla öldürdüler
müslümanların büyük düşmanı ebu cehil`i öldürmek
bir iftihar vesilesi olacağından
mücahitlerden her biri
onu bulup öldürmek istiyordu
ebu cehil,
yetmiş yaşında pek gözlü, korkunç yüzlü,
inatçı ve mütemerrid bir islam düşmanı idi
anam beni bugün için doğurmuş. diyerek
cesaretini izhar ediyor
askerini harbe sürüyordu
mahzumoğulları,
müşriklerden birçok kimsenin öldürüldüğünü görünce,
ebu cehil`in etrafını deve sürüsü gibi sarmışlardı
ne pahasına olursa olsun onu koruyacaklardı
o sırada abdurrahman bin avf`ın (r.a.) gözü
müşrikler arasında dolaşıp duran
mahzumoğulları yiğitleri tarafından korunan
ebu cehil`e ilişti
gençlere, işte aradığınız ebu cehil .dedi
iki kahraman fedai derhal kılıçlarını sıyırıp
ebu cehil`in bulunduğu tarafa doğru yürüdüler
bu iki genç gibi birçok mücahit
ebu cehil`i öldürme fırsatını kolluyordu
gençlerin ebu cehil`e yetişmesinden önce
onu başından beri gözetleyip duran
ensardan muaz bin amr bin cemuh,
o esnada bir fırsatını bulup
ebu cehil`in ayağına bir kılıç darbesi indirdi
muaz bin amr bin cemuh`un yaralanmasından sonra
iki genç kardeş olan muaz ile muavviz de
ebu cehil`in yanına vardılar
üzerine hücum ederek, kılıç darbeleriyle yere serdiler
öldü zannıyla bırakıp gittiler
o esnada resul-i kibriya efendimiz,
acaba ebu cehil, ne yaptı
ne oldu
kim gidip bir bakar. buyurarak
ölüler arasında onun araştırılmasını emretti
mücahitler aradılar
fakat bulamadılar
peygamber efendimiz, arayınız
benim onun hakkında sözüm var
eğer siz onun ölüsünü teşhis edemezseniz,
dizindeki yara izine bakınız. buyurdu
sözlerine şöyle devam etti
bir gün onunla
abdullah bin cud`a`nın ziyafetinde bulunuyorduk
ben, ondan cüssece biraz büyükçe idim
sıkılınca, onu ittim
iki dizi üzerine düştü
dizinden birisi yaralandı
bu yaralanmanın izi, dizinden kaybolmadı
abdullah ibni mes`ud hazretleri
ebu cehil`i aramaya gitti
onu son nefesinde, can çekişirken gördü
kendisine, ebu cehil sen misin ..dedi
sonra da boynuna ayağıyla bastı
ey Allah`ın düşmanı,
nihayet Allah seni,
hor ve hakir etti, gördün mü . dedi
can çekiştiği halde ebu cehil şöyle dedi:
ey koyun çobanı
pek sarp yere çıkmışsın
bir büyük kişinin,
kavim ve kabilesi tarafından öldürülmesi
hemen şimdi olan bir şey değildir
sen bugün bana zafer ve galebenin
hangi tarafta olduğunu haber ver
ibni mes`ut hazretleri,
nusret ve galebe,
Allah ve resulü tarafındadır. diyerek
son nefesinde onu yeise düşürdü
böyle her cihetten meyus olan ebu cehil
bir kere daha küfrünü kustu
muhammed`e söyle ki,
şimdiye kadar onun düşmanı idim
şimdi düşmanlığım bir kat daha arttı
hemen sonra
ibni mes`ud hazretleri hemen başını kesti
böylece ebu cehil, son nefeste bile imana gelmedi
küfür ve dalalette ısrar edip cehennemi boyladı
ibni mesut (r.a.), kesik başı alıp
huzur-u nebeviye getirdi
işte Allah`ın düşmanı ebu cehil`in başı…dedi.
resul-i ekrem
kuluna yardım eden,
dinini üstün kılan Allah`a hamdolsun
dedikten sonra,
bu ümmetin firavunu işte budur. buyurdu
ebu cehil`in öldürülmesinden sonra,
müşrik ordusunda müslümanlara karşı koyacak
pek kimse kalmadı
bu arada, azılı müşrik ümeyye bin halef de
mekke`de merhametsizce işkenceye uğrattığı
bilal-i habeşi(r.a.) tarafından yere serilince
kureyş ordusu fena halde bozuldu.
müşrik askerleri gerisin geri kaçmaya başladılar
kaçanlar o anda kurtuldular
ele geçirilenler ise esir alındılar
bir kaç saat bütün şiddetiyle devam eden
kıyasıya mücadele neticesinde
efendimizin kumandanlığını yaptığı islam ordusu
parlak bir muzafferiyet elde etmişti
mücahitler 14 şehit vermişlerdi
müşriklerden öldürdüklerinin sayısı ise 70 kadardı
bir o kadarını da esir almışlardı
öldürülenlerden 24 kişi müşriklerin ileri gelenlerindendi.
nücahitler, peygamberimizin emri gereği
müşrik ileri gelenlerinin cesetlerini
toptan bir çukura gömdüler
resul-i ekrem, şehit olan mücahitlerin cenaze namazını
bedir`de kıldı
bu parlak zaferle
şüphe ve tereddüt bulutları parçalandı
müslümanların cesaretlerine bir kat daha cesaret katılmış oldu
efendimiz derhal iki haberci çıkararak
bu şanlı zaferin
bir an evvel medine`ye duyurulmasını istedi
habercilerden biri şehrin üst tarafında
diğeri ise alt tarafında
bu muhteşem müjdeyi ulaştırdı Müslümanlara
büyük bir hezimete uğrayan kureyş ordusu
geride bir çok mal ve 70 esir bırakmıştı
ganimet malları 150 deve, 10 at,
külliyetli miktarda kırmızı kadife
harp alet ve edevatı,
ev ve giyim eşyasından ibaretti
redfer
5.0
100% (19)