Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan Hayat hikayesinin 55.bölümü
belki sevgililer için tutulan bir acı yastı yağmuryağmur belaya başını tutmaktı ateş ateş denizlere kendini atmaktı tuz kadar mübarek ekmekçe aziz idi toprakleyin bereket, su gibi temiz idi
kayan yıldızlar gibi büzülür elem dehlizlerine diller melal süzülür gibi melek kanatlarında döker yapraklarını güller kaderin dehşetini yakan şamdanlar özge pervanelere tesellikar düşer şefkatli bir ekmek kırıntısıdır kurutulmuş buselere yar düşer
hani uykuya dalınca yalnız başına kalınca hani yalnız gecelerde konuşmadan kalınca diller hal üzere anlar olunca gönüller fırtınadan bizar kürek mahkumlarınca, hani aşıkların hasreti özlemle karınca hani gurbetin ucunda gönle gömen de seni hani seni gurbetgurbet gönle gömende
kapına geldik aşkı öğret bize aşkını ver yüreklerimize bir nihanice gamzene gamzede aşıkların adına ya resulalah...
* Allah rızası için her şeyini bırakıp hicret eden muhacirlere medineli müslümanlar samimiyetle açtılar kucaklarını ellerinden gelen her türlü yardımı onlardan esirgemediler
ne var ki muhacirler medine’nin havasına, adetlerine alışkın değildi çalışma şartlarına mekke’den gelirken de beraberlerinde hiç bir şey getirmemişlerdi
bu sebeple kendilerine her türlü yardımlarından dolayı ensar adını alan medineli müslümanlarla dayanışmaları lazımdı
nitekim, resul-i ekrem hicretten beş ay sonra ensar ile muhaciri bir araya topladı kırk beşi muhacirlerden kırk beşi de ensardan olmak üzere doksan müslümanı kardeş yaptı
peygamber efendimizin kurduğu bu kardeşlik müessesesi bu maddi manevi yardımlaşma birbirlerine varis olma esasına dayanıyordu
bu suretle muhacirlerin yurtlarından ayrılırken duydukları keder ve üzüntüyü giderme onları medinelilere ısındırma onlara güç ve destek kazandırma gayesini güdüyordu
kurulan bu kardeşliğe göre medineli ailelerden her birinin reisi muhacirlerden bir aileyi yanına alacaktı mallarını onlarla paylaşacak beraber çalışıp beraber kazanacaklardı
resulullah efendimiz rastgele iki müslümanı bir araya getirmemişti bilakis, bir araya getireceklerin durumlarını inceden inceye tetkik ederek, uygun bulduklarını birbirine kardeş yapmıştı
mesela, selman-ı farisi ile ebu’d-derda ammar ile huzeyfe mus’ab ile ebu eyyub hazretleri aralarında mizaç, zevk, hissiyat itibarıyla tam bir ahenk vardı
bu kardeşlik sayesinde Allah ve resulünün muhabbetinden başka her şeylerini geride bırakmış muhacirlerin iaşe ve iskan meseleleri de hal yoluna girmiş oluyordu
ensardan her biri muhacirlerden birini evinde barındırıyor beraber çalışıyor, beraber yiyorlardı bu, neseb kardeşliğini fersah fersah geride bırakacak bir inanç kardeşliğiydi iman ve din kardeşliği idi
ensar, her şeylerini bu garip, bu kederli bu yurtlarından uzak bulunmanın hüznünü duyan müslümanlarla paylaşıyorlardı ensardan biri vefat edince, muhacir kardeşi akrabalarıyla birlikte ona varis oluyordu
yine, kurulan bu kardeşlik sayesinde büyük bir içtimai yardımlaşma da temin edilmiş oldu muhacirler sıkıntıdan kurtuldu medineli her bir müslüman kardeş olduğu mekkeli müslümana malının yarısını veriyordu
muhacir kardeşlerine karşı misafirliğin cömertliğin, kadirşinaslığın, insanlığın en yüce derecesini göstermekten zevk alıyorlardı ensar, bunlarla da kalmadı resulullahın huzuruna çıkarak fedakarlıklarını gösteren şu teklifte bulundular
ya resulallah hurmalıklarımızı da muhacir kardeşlerimizle aramızda bölüştür muhacirler o ana kadar ziraatle meşgul olmamışlardı ziraat işlerini pek bilmiyorlardı bunun için peygamberimiz (s.a.v.) muhacirler namına ensarın bu teklifini kabul etmedi
fakat, ensar buna da bir çare buldu ziraattan anlamayan muhacirler sadece tımar ve sulama işlerini yapacaklar onlar da ekip biçeceklerdi sonunda çıkan mahsul ortadan pay edilecekti resul-i ekrem bu teklife razı oldu
tarih, bir çok göçlere şahit olmuştu böylesine manalı böylesine ulvi bir hicreti dışardan gelenle yerlileri arasında böylesine birbirlerine can-u gönülden sarılma birbirleriyle muhabbetle kaynaşma birbirleriyle samimiyetle kucaklaşmayı o ana kadar görmüş değildi bir daha da göremeyecekti
bu samimi kaynaşmadan muazzam bir kuvvet doğuyordu öylesine bir kuvvet ki, kısa zamanda bütün arabistan her şeyiyle onlara boyun eğmek mecburiyetinde kalacaktı
muhacirler, ensar kardeşlerimiz bize mal mülk verdi iaşemizi temin etti… diyerek boş oturmuyorlardı her biri elinden gelen gayreti göstererek mümkün oldukça kimseye yük olmamaya çalışıyordu
bunun en canlı örneği sa’d bin rebi’nin yaptığı teklife cennetle müjdelenen on sahabiden biri olan abdurrahman bin avf’ın verdiği cevaptır resul-i ekrem tarafından birbirlerine kardeş tayin edilmişlerdi
ben, mal cihetiyle medineli müslümanların en zenginiyim malımın yarısını sana ayırdım. abdurrahman bin avf’ın verdiği cevabı yapılan teklif kadar ibretliydi Allah sana malını, hayırlı kılsın benim onlara ihtiyacım yok bana yapacağın en büyük iyilik içinde alışveriş yaptığımız çarşının yolunu göstermendir
ertesi sabah kaynuka çarşısına götürülen hz. abdurrahman bin avf yağ, peynir gibi şeyler alıp satarak ticarete başladı resul-i ekremin, malının çoğalması bereketlenmesi hususundaki duasına da mazhar olduğundan epeyce bir kazanç elde etti çok geçmeden kısa zamanda medine’nin sayılı tüccarları arasında yer aldı
şöyle derdi taşa uzansam, altında ya altın ya da gümüşe rastladığımı görürüm resul-i ekrem duası bereketiyle fazlaca servet elde eden hz. abdurrahman bin avf sadece bir defasında 700 deveyi yükleriyle beraber fisebilillah tasadduk etmişti
hz. abdurrahman gibi birçok muhacir medine’de kendilerine göre birer iş bulmuş kendi ellerinin emeğiyle saadet içinde geçinmeye başarmışlardı muhacirler ensara yük olmayıp, alınlarının teriyle rızıklarını temin ettiler
kurulan bu kardeşlik kısa zamanda müspet neticesini verdi cemiyetin muhtelif tabakaları bu kardeşlik sayesinde birbirleriyle kaynaştı
bu kardeşlik, kabilecilik gurur ve adavetini de ortadan kaldırdı bu suretle niyetleri kutsi gayeleri ulvi içleri dışları nur faziletli bir cemiyet meydana geldi
bu kardeşliğin diğer bir müspet neticesi ise şu idi efendimiz, herhangi bir sefere çıkacağı zaman, kardeşlerden birini beraberinde götürür diğerini ise her iki ailenin maişetini temin etmek idaresini yürütmek için bırakırdı medine’de evleri sahipsiz ve hamisiz kalmıyordu böylece
ensarın, muhacir kardeşlerine gösterdikleri bu eşsiz samimiyet,misafirperverlik, kadirşinaslık, cömertlik, fedakarlık ve feragatı Cenab-ı Hak indirdiği ayet-i kerimesiyle ilan edip methetti bu davranışlarını
‘daha önce medine’yi yurt edinmiş ve imanı kalplerinde yerleştirmiş olanlara gelince onlar, kendi yurtlarına hicret eden din kardeşlerini severler, onlara verilen şeyden dolayı gönüllerinde bir kıskançlık duymazlar ve kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile, onları kendi nefislerine tercih ederler. kim nefsinin ihtiraslarından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendisidir.’
evet,kurulan bu manevi kardeşlik hiç bir milletin tarihinde rastlanmayacak eşsiz bir şeref tablosudur bu kardeşlik neticesinde meydana gelen dayanışma, yardımlaşma, hayırseverlik islamın inkişafa başlaması dönemine rastlamış olması bakımından oldukça mühim bir tesir icra etmiştir
hiç tereddüt etmeden denilebilir ki, çeyrek asır zarfında islam nurunun alemin her tarafına yayılması, iran’ın tamamen fethi, doğu roma imparatorluğunun tehdit edilmesi hep bu dini kardeşliğin kuvvet eseridir
resul-i ekrem ayrıca, muhacirler arasında da kardeşlik kurdu bir gün, hz. ebu bekir ile hz. ömer elele tutuşmuş geliyorlardı
bu samimi manzarayı seyreden efendimiz yanındaki sahabilere, nebiler ve resullerden başka, bütün önceki ve sonrakilerden cennetlik olanların kemal çağına erenlerinden iki büyüğüne bakmak isteyen, şu gelenlere baksın. sonra da onları birbirine kardeş yaptı
resul-i ekrem, muhaciri teker teker birbirlerine kardeş yapıyordu o sırada hz. ali çıkageldi gözyaşları arasında şöyle dedi ya resulallah, sen sahabeleri birbirine kardeş yaptın benimle hiçbir kimse arasında kardeşlik kurmadın.
fahr-u alem efendimiz ya ali, sen dünyada ve ahirette benim kardeşimsin…buyurarak gözyaşlarını dindirdi
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
aşkını ver yüreklerimize şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
aşkını ver yüreklerimize şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
ensar, her şeylerini bu garip, bu kederli bu yurtlarından uzak bulunmanın hüznünü duyan müslümanlarla paylaşıyorlardı ensardan biri vefat edince, muhacir kardeşi akrabalarıyla birlikte ona varis oluyordu
yine, kurulan bu kardeşlik sayesinde büyük bir içtimai yardımlaşma da temin edilmiş oldu muhacirler sıkıntıdan kurtuldu medineli her bir müslüman kardeş olduğu mekkeli müslümana malının yarısını veriyordu
Peygamber Efendimizin kardeşliğe önem veren ve eşitlikten yana olduğunu belirleyen harika bir yazı okudum üstadım. ki bunları doğrulayan nice sözleri vardır daha, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (S.A.V.); Komşusu açken tok yatan bizden değildir. sözünde olduğu gibi... Yürek sesinize gönül dolusu tebriklerim ve sonsuz saygımla....
Kaleminize sağlık tebrik ederim, bu kıymetli çalışmalarınızı bir kitap haline dönüştürmeniz dileğimle, Edebiyata güzel bir eser bırakmış olursunuz. Huzurla kalın, selam ve saygılarımla.
Emeğini yürekten kutluyorum
___________________________________Selamlar saygılar