Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan Hayat hikayesinin 45.bölümü
melal içinde mütevazı bir lezzettir sevgi huzura erdiren bir bakış gibi, mescitlerin kubbelerine bir nakış gibi tayy-i zamana çıkmış carı haller misali eşref saate uğramış uğurlu anlar misali mahyalardan yağan tazarrularca uzakları yakın eden arzularca...
sevene kördür buzlu mermerleri eritir heyecanları alev alev tüllenen akşamlarına gülümseyen yüzüdür hep güllere renk, varlığa ahenk diye alınır ve verilir yağmurlu kuşluklarda görülen hasret rüyaları hep sevginin habercisidir çünkü
bir gelinciğin alnında bahar sevinci bir kırık kalpte nisan damlasıdır sevgi eylül düşüncelerinde söz yaralıya bir nefes sıhhat olup yansır gurup eden hüzünlerin yeni dünyalarını sevgi değil midir içimize yağdıran
* yesrib’de evden eve kulaktan kulağa dolaşan bir isimde müşahhaslaşan bir kuvve mevcut rusulu zişan efendimiz hz.muhammed mustafa’nın (s.a.v ) sevgisi
mekke’ye yaklaştıkça hızlanan adımlar sözleşilen güne kadar kalan zamanı kısaltmayacak olsa da son bir yılda yaşadığı dönüşümün içinde büyüttüğü derin hasretle atıyor kendini akabe’ye
bisetin on birinci yılı ilk görüşmelerinin üzerinden bir sene geçip hac mevsimi gelince içlerinde bir sene önce islamla şereflenen altı kişinin de bulunduğu on iki kişilik bir kafile mekke’ye doğru yola çıkmış
akabe denen küçük ve dar vadide bir gece vakti gizlice resul-i ekremle buluşarak görüştüler geride bıraktıkları kendi içinde kavgalı şehir yesrib, onların hac için yola çıktıklarını sanıyor oysa insanları mekke’ye çeken başka bir sevgi var
bundan bir yıl öncesine gidiyor onun bu hasret dolu yolculuğuna vesile olan tüm sebep ve olaylar geçiyor gözünün önünden tek tek önce hazrec kabilesine mensup akrabaların evs ile yaşadıkları derin husumetin yol açtığı zaafiyete çare aramak için mekke yollarına düşüşlerini hatırlıyor
ardından kendilerine yandaş bulmak için yola çıkan bu altı hazrecli’nin yesrib’in kaderini değiştirecek o büyük buluşmayı insanlığın efendisi kutlu nebi’nin dudaklarından dökülen kur’an ayetleri ile yaşadıkları sarsıntıyı anlattıkları anı hatırlıyor
mekke’den çıkan o kutlu nebi ile, bir yıl sonra akabe’de buluşacaklarını söylerken yüzlerinden fırlayan sevinç ve coşku ifadeleri hiç silinmiyor hafızasından
bu güzel buluşmanın ortağı olmaktan büyük haz duyuyor derin bir şükran ve minnet beslemeye başlıyor şimdi yanında duran o altı hazrecli’ye
heyecanı zirveleri zorluyor. takvim saatlere devrediyor hasretini dindirme görevini zira biliyor ki, davetini anlatmada çetin zorluklar yaşayan peygamber her yıl olduğu gibi yine muhtelif bölgelerden gelen insanların ruhlarında birer kandil yakmak üzere çoktan dayanmış akabe önlerine
haccetmek ve kurulan panayırlara katılmak amacıyla bölgeye akan eden insan seline ebedi davetin gür nefesini bıkmadan usanmadan üflemeye gelmekte akabe’ye cebrail’le kurulan on bir yıllık tanışıklığın meyvelerini mescid-i haram’a 3 km. uzaklıkta bulunan bu vadiden sunmak üzere insanlığa
sözleşilen vakitte sözleşilen yerde aralarına evs kabilesinden iki kişiyi de alarak gelen hazreclilerle buluşur akabe’de peygamber tüm nurani varlığı ile burada teşkil eder müslüman medine’nin ilk nüvesini
hiçbir şeyi Allah’a ortak koşmayacaklarına hırsızlık ve zina yapmayacaklarına çocuklarını öldürmeyeceklerine birbirine iftira etmeyeceklerine emirlerine uyacaklarına dair söz ister peygamber
etrafını saran kalabalıklardan bütün eller yarışa girer adeta havada insanlık nuruna tutunmak ebediyen düşmemek için
bu biattan sonra peygamber efendimiz kendilerine hitaben şöyle konuşur sizden, verdiği sözde duranın ücret ve mükafatını Allah, tekeffül etmiş, onlara cenneti hazırlamıştır
kim insanlık icabı, bunlardan birini işler de ondan dolayı dünyada cezaya uğratılırsa, bu ona kefaret olur kim de yine bunlardan, insanlık haliyle birini irtikap eder de işlediği o şeyi Allah gizler, açığa vurmazsa onun işi de Allah’a kalır dilerse onu bağışlar, dilerse azaba uğratır
müslümanlar, resul-i ekremle aralarında bir anlaşma akdettiler gerek sıkıntı ve darlıkta ve gerekse refah ve sevinç halinde söz dinlemek ve itaat etmek başta gelir sen bizzat, bizim üstümüzde bir tercihe sahip olacaksın senin hiçbir iyi hareketinde sana karşı itaatsizlik etmeyeceğiz.
bir müddet sonra, medineli müslümanlar resulullah’tan kendilerine islam adab ve erkanını öğretecek bir kur’an muallimi gönderilmesini istediler
resul-i ekrem onların bu tekliflerini fıtraten oldukça nazik ve medeni aynı zamanda güzel bir simaya sahip kureyşin eşrafından, genç bir sahabi mus’ab bin umeyr hazretlerini göndererek derhal yerine getirdi
genç sahabi kur’an muallimi mus’ab bin umeyr (r.a.) bizzat resul-i kibriyadan dersini almıştı bütün gayret ve himmetini medine’de islamın yayılmasına hasretti kabilelerin hatırı sayılır kimseleriyle görüşüyor, onlara islamı anlatıyordu medine’de birçok kimse müslüman olmuştu kur’an’ın eşsiz belagatı ve tatlı üslûbu karşısında
artık, mus’ab hazretleri medine’de islamı tebliğ ve neşirde yalnız değildi evs ve hazreç kabilelerinin reisleri de yanında yer almışlardı
islamı tebliğ ve neşir merkezi es’ad bin zürare hazretlerinin evi idi mus’ab ile sa’d bin muaz hazretleri el ele vererek insanları hak dine davetle meşgul oluyorlardı kısa zamanda, islamiyet medine’de büyük bir inkişaf kaydetti kur’an nuru ile aydınlanmayan ev kalmadı medine’de islamın nuru parlamaya başladı
akabe semaları gönüllerin ellerle ittifakına kilitlenir tarih sayfalarına akabe biatı düşer sessiz sedasız ancak tarihin akışını değiştirecek büyük harflerle evs ve hazrec’in kadim husumeti karanlığa mahkum olur bu aydınlık atmosferle
islam kalbinden yakarken medine’yi medine kalbi olur islam’ın akabe’de gerçekleşen bu biatla peygamber medineliler’den söz alırken karşılığında onlara dünya ve ahiretlerini kurtarabilecekleri bir din de armağan etmiş olur
* bir mecnun’a leyla gibi zemheride yolda kalanları yurduna kavuşturan meltem ecelini ve ekmeğini paylaşan civanmertlerin töresi sevinçten bir adım önceki bir han-ı yağmada bir gümüş kaşıktır sevgi yuvasına dönen kuşun çatlayan yumurtası ninnilerle uyutulup türkülerle uyandırılan yavruda nazar boncuğudur sevgi
basamakların çıkamadığı yerlere kanatlanır sevgi kah züleyha’nın yusuf’a gülümsemesi kah süleyman’ın belkıs’ı çağıran sesi olur dudakları kanatan nefestir bazen bazen asma bahçelerde renklenen çiçeklerdir bazen ölüm bile bir sevgidir kıymet bilene...
Rabb’ın faziletindendir yürekte damar damardır melal içinde beyazdan beyaz duygu olup akar yaşamanın ellerinden tutunup beyaz mendillere çıkınlanarak yollanır katarların ardından sevgi
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
yesribte tüllenen akşamlar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
yesribte tüllenen akşamlar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
Muhterem "redfer" beyefendi. Yine yüreklere işleyen yazı ve anlatım çeşnisiyle İslam'in değerli bir(ilk) anlaşmasını anlatmış, hayat meşakkatleri -girdisi çıktısı) içinde çoğu zaman unutulan, fakat esasında çok mühim bir sözleşmeyi ve böylece İslam'a açılan çok önemli ilk geniş kapıyı işaretlemiş, yüreklere sokmanın gayretine girmişsiniz. Enteresan olan bu koca koca yazılarda yazım hatalarının neredeyse hiç olmamasına varan bir titiz gayret ve sabırdır.Benim geçmişte gazete düzeltmenliği yönüm de olduğu için kelimelerdeki basit harf hataları hemen gözüme batar, anlam karmaşaları ise kulağımı tırmalar.Bu yazılar hacim yönü itibariyle dolu dolu olmalarına rağmen geçmişlerde de, bunda da (bugünkinde bir harf dışında) hata ve bozukluklara rastlayamadım. Özellikle bu yönden de çok çok tebrik ediyorum.Genel tebriklerim ise taktirlerimi aşmıştır. Teşekkürlerimle gözlerinizden öpüyor, saygı ve selamlarımı iletiyorum.(Aksakal)
Muhteşem... Alemlerin sevgilisi,yaradanın müstesna kulu Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ve hayatı,usta kaleminizle heyecan ve iştiyakle takip edilecek güzellikte anlatılmaya devam ediyor. Biz de okuyarak feyz alıyoruz değerli dost şairim Sn.redfer.Kutlarım gönül sesinizi,emeğinizi,selam ve saygımla,esenlik dilerim.
yesrib’de evden eve kulaktan kulağa dolaşan bir isimde müşahhaslaşan bir kuvve mevcut rusulu zişan efendimiz hz.muhammed mustafa’nın (s.a.v ) sevgisi
O ne kutsal, o ne yüce bir sevgidir ki kalbimize yerleşen ve hep orda kalan asla silinmeyecek olmayan... Rabb'im onun sevgisinden bizleri mahrum etmesin asla dileğiyle yürek sesinize ve emeğinize gönül dolusu teşekkürler ediyorum hocam. Sonsuz saygı ve selamlarımla...
"Bir hayalim vardı
Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah.
Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun.
Sonsuz selam ve dua ile.
Allah'a emanet olun.