Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan Hayat hikayesinin 44.bölümü
bir çocuğun gözlerinin içine girerek seyredilmeli peygamber çocuksu bir saflığın göğünde yükselen bir yıldız gibi parlamalı peygamberlik nuru
enfüsi serüvenler iç yolculuklar müslümanların üzerine yağmalı o derin sessizlik usulca yırtılmalı o puslu çerçeve kırılmalı karanlık kanatılmalı en kara yerinden
vahyin inişi ekseninde akmalı nebevi hayat içsel aksiyonlarla örülü sözün insanlığa inişinin ilk ve en rahmet çalkantısıyla yaşanmalı nebi o kelamın sofrasını bekleyen kalbi açlığın ruhi susamışlığın heyecanı peygamberin sözünden okunmalı
yoksa vahiyle dirilen, vahiyle yoğrulan o gerçek peygamberin yerinde yeller eser nebiden mahrum ,kaybedenlerden oluruz vahyin akışını kenarda bırakan savrulmuş zamanlar yaşatırlar bize
sanki peygamber, onca işlerinin arasında part-time bir görevi yapıyormuş gibi hiç beklemeden, hiç özlemeden, hiç sevinmeden hiç etkilenmeden ve hiç muhabbete girmeden vahiy alıyormuş gibi olur
* resul-i ekrem hem imana davet etmek hem de kureyş müşriklerine karşı bir kuvvet olarak kullanmak gayesiyle hac mevsiminde mekke etrafında konaklamış bulunan arap kabileleri arasında dolaşıyordu bir davanın hızla intişarı şüphesiz, sağlam ve seviyeli müntesiblerinin çokluğu ile doğru orantılıdır
görüştüğü kabile ileri gelenlerinin her biri ayrı ayrı bahaneler ileri sürerek islama girmekten uzak duruyorlardı içlerinde müslüman olma arzusunu izhar edenler var idiyse de bunların islam safına katılmalarına engel olunuyordu
davet edilen bazı kabileler ise davete icabet etmedikleri gibi efendimize hakaretvari sözler de söylüyorlardı resulullahın dolaştığı yerlere müşrikler de gidiyordu onu adeta bir gölge gibi takip ediyorlardı
kabile fertlerinin islamiyetten uzak durmalarında şüphesiz müşriklerin menfı, yalan ve iftira üzerine kurulu propagandalarının da büyük rolü vardı
resul-i ekrem, her sene belirli mevsimlerde kurulan ukaz, mecenne, zü`l-mecaz panayırlarını gezmeyi gelmiş bulunan kabilelerle görüşmeyi halkına kur`an okuyup ve onları islama davet etmeyi asla ihmal etmezdi
ne var ki, o kudsi gayeyle halk arasında dolaşırken ebu leheb de ara sıra geziyor muhammed atalarının dininden döndü yalanlar uyduruyor, ona kanmayın diyordu halkın kendisiyle temas etmesine mani olmaya çalışıyordu
efendimiz, kabileler arasında dolaşıp tebliğ vazifesinde bulunurken, kabilenin bütün fertleriyle değil çoğu zaman sadece ileri gelenleri, reisleriyle görüşüyor, konuşuyor islamı onlara anlatıyordu
kabile fertlerinin, reislerine sarsılmaz bir bağlılık ve hürmetleri vardı çünkü reislerinin islamı benimsemesi tamamının mü`minler safında yer alması demekti Allah resulü, kısa yoldan netice elde edebilecek metodu takip ediyordu
resul-i ekremin bu tarz bir usul takip etmesinde hak ve hakikati tebliğde mühim bir prensibi tespit etmiş oluyoruz hak ve hakikate davete mümkünse önce beldenin ileri gelenlerinden hatırı sayılır , herkesin saygısını kazanmış kimselerden başlanmalıdır
bi`setin 11. senesi hac mevsimi idi mekke`ye yarımadanın muhtelif yerlerinden birçok hacı namzedi gelmişti bunlar arasında medine halkından da bazı kimseler vardı
resul-i ekrem efendimiz, hac mevsimlerinde adetleri olduğu üzere kabileler arasında dolaşıp onları islam dinine davet ederken akabe mevkii yakınında altı kişiden ibaret medineli kafileye rast geldi
onlara siz kimsiniz hazreç kabilesindeniz diye cevap verdiler efendimiz, yahudilerin komşu ve müttefiklerinden misiniz evet …dediler efendimiz otursanız da, sizinle biraz konuşsak olmaz mı olur deyip oturdular
nebiyy-i muhterem efendimiz onları Allah`ın varlık ve birliğine imana çağırdı ibrahim suresinden bir bölüm okudu islam dinine davet etti onları onlar,efendimizin 9. dedesi evladından bir peygamber gelecek diye kendi ihtiyarlarından işitmişlerdi
medine`de oturan yahudilerle iki kardeşten türemiş hazreç ve evs kabileleri arasında eskiden beri devam edegelen bir husumet ve anlaşmazlık vardı kah barışırlar, kah bozuşurlardı
yahudiler ehl-i kitap ve ilim sahibi idiler evs ve hazreçliler ise Allah`a şirk koşar puta taparlardı ne zaman yahudilerle araları açılsa yahudiler onlara beklenen peygamber gelmek üzere biz ona tabi olacağız gelince irem ve ad kavimleri gibi kökünüzü kazıyacağız sizinde der, dururlardı
resul-i kibriya efendimiz onları islama davet edince birbirlerine bakıştılar ve aralarında vallahi, bu bize, yahudilerin geleceğini haber verdikleri peygamber olsa gerek sakın, yahudiler ona inanmakta bizi geçmesinler.. diye konuşarak hemen iman ettiler efendimizin huzurunda kelime-i şahadet getirdiler
resul-i kibriya efendimize hitaben şöyle konuştular kavmimiz birbirlerine kin ve düşmanlık besledikleri gibi başka bir kavimle de aralarında kötülük ve düşmanlık var umulur ki, Allah onları da sayenizde bir araya toplar
biz hemen dönüp onları da senin anlattıklarına davet edeceğiz eğer Allah, onları bu din üzerine bir araya getirir, birleştirirse senden daha aziz ve şerefli bir kimse olamaz
altı zat, kabileleri tarafından hatırı sayılır ve sevilir kimselerdi medine`ye döndüklerinde akrabalarına efendimizi anlatıp onları islama davet edince islamiyet medine içinde bir anda yankı yaptı Allah ve resulullah sadası şehrin ufuklarını sardı
şehirde, peygamberimiz ve islamın anılmadığı ev hemen hemen kalmamıştı medine`ye böylece islam nurundan parıltılar götürme bahtiyarlığına bu altı zat ermişti
medine`ye parıltıları ulaşan ebedi nur artık birden bire burada parlayacak kısa zaman sonra şehri islam devletinin merkezi haline getirecekti
* yazık ki savaşlara boğuldu peygamberin hayatı çocuk sahabesine sorulduğunda peygamberden ne öğrendin diye ben ondan kuşların ne kadar güzel uçtuğunu öğrendim öğretisini bize kim anlatırdı sonra
Allah resulunun yesribe hicreti sırasında henüz onlu yaşlarda olan zeyd bin sabit’in çocukça heyecanlarını çocuk ruhunun uçarılığını duygusal anlarını
peygamber’in yesribe gelişini çocukça sevinçlerin fonunda kendi içinde büyüyen doğal bir coşkuyu resulun bak dediği yerden bakmayı unutuyoruz dünyadan kopuk, hayattan uzak müslümanca bir yaşayışın uzağında kalıyoruz
evet, evet, karanlığı kanatmalı hiç sorgulanmamışlığın üzerindeki tozlar silkelenmeli mahcup olmalıyız artık o derin sessizliği dağıtmalıyız en manalı ,en anlamlı sözlerle anlatmalıyız nebinin hayatını
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ne kadarda güzel uçuyor kuşlar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ne kadarda güzel uçuyor kuşlar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
şehirde, peygamberimiz ve islamın anılmadığı ev hemen hemen kalmamıştı medine`ye böylece islam nurundan parıltılar götürme bahtiyarlığına bu altı zat ermişti
medine`ye parıltıları ulaşan ebedi nur artık birden bire burada parlayacak kısa zaman sonra şehri islam devletinin merkezi haline getirecekti
* yazık ki savaşlara boğuldu peygamberin hayatı çocuk sahabesine sorulduğunda peygamberden ne öğrendin diye ben ondan kuşların ne kadar güzel uçtuğunu öğrendim öğretisini bize kim anlatırdı sonra
Allah resulunun yesribe hicreti sırasında henüz onlu yaşlarda olan zeyd bin sabit’in çocukça heyecanlarını çocuk ruhunun uçarılığını duygusal anlarını
peygamber’in yesribe gelişini çocukça sevinçlerin fonunda kendi içinde büyüyen doğal bir coşkuyu resulun bak dediği yerden bakmayı unutuyoruz dünyadan kopuk, hayattan uzak müslümanca bir yaşayışın uzağında kalıyoruz
evet, evet, karanlığı kanatmalı hiç sorgulanmamışlığın üzerindeki tozlar silkelenmeli mahcup olmalıyız artık o derin sessizliği dağıtmalıyız en manalı ,en anlamlı sözlerle anlatmalıyız nebinin hayatını
Güzel devam eden harika yürek sesinize gönül dolusu tebrikler hocam... Elinize, emeğinize sağlık... Her daim sonsuz saygı ve selamlarımla...
evet, evet, karanlığı kanatmalı hiç sorgulanmamışlığın üzerindeki tozlar silkelenmeli mahcup olmalıyız artık o derin sessizliği dağıtmalıyız en manalı ,en anlamlı sözlerle anlatmalıyız nebinin hayatını
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
Değerli Şairim Güzel eserini, Can-ı Gönülden kutlar, Tebrik ederim. Nice güzel duygu dolu, Şiirler üretmeniz dileğimle, Sağlıklı huzurlu mutlu bir yaşam dilerim. Selâm ve Duâ ile.
hemen hemen kalmamıştı
medine`ye böylece
islam nurundan parıltılar götürme bahtiyarlığına
bu altı zat ermişti
medine`ye parıltıları ulaşan ebedi nur
artık birden bire burada parlayacak
kısa zaman sonra şehri
islam devletinin merkezi haline getirecekti
*
yazık ki savaşlara boğuldu peygamberin hayatı
çocuk sahabesine sorulduğunda
peygamberden ne öğrendin diye
ben ondan kuşların ne kadar güzel uçtuğunu öğrendim
öğretisini bize kim anlatırdı sonra
Allah resulunun yesribe hicreti sırasında
henüz onlu yaşlarda olan zeyd bin sabit’in
çocukça heyecanlarını
çocuk ruhunun uçarılığını
duygusal anlarını
peygamber’in yesribe gelişini
çocukça sevinçlerin fonunda
kendi içinde büyüyen doğal bir coşkuyu
resulun bak dediği yerden bakmayı unutuyoruz
dünyadan kopuk, hayattan uzak
müslümanca bir yaşayışın uzağında kalıyoruz
evet, evet, karanlığı kanatmalı
hiç sorgulanmamışlığın üzerindeki tozlar silkelenmeli
mahcup olmalıyız artık
o derin sessizliği dağıtmalıyız
en manalı ,en anlamlı sözlerle
anlatmalıyız nebinin hayatını
Güzel devam eden harika yürek sesinize gönül dolusu tebrikler hocam...
Elinize, emeğinize sağlık...
Her daim sonsuz saygı ve selamlarımla...