Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen yazılan Hayat hikayesinin 41.bölümü
bir umman ki sevgiler uğuldar derinliklerinde sevgiler coşar bir bahçe ki, şevk ile yürünür tarhlarında şavklar saçılır yediverenlerinden hasbi bir tebessüm ki kalbi bir yakınlık ki bir teşekkürün adı çünkü bir derin şükür makamı
zamanın kadim koridorlarında ayak izlerine rastladığımız o nazik beyefendilere nazenin hanımefendilere ne oldu şimdi hani aşıklar sevdiklerine iltifatta bulunur ya onları nazikçe nezakete davet ederlerdi ya neredeler…
hani zarifler, çelebiler muhabbet fikrini ne zaman kaybetti dünya ve isim haneleri karşılıksız şimdi sevgi cümleleriyle başlanan dönemlere ne oldu sahi
bir gülümseyişe bir bakışa bir merhabaya tam vaktinde bir gönül almaya ta yürekten bir teşekküre ne oldu sahi
* hz. hatice-i kübra validemizin ebedi aleme irtihali ile resul-i kibriya efendimizin aile hayatında bir boşluk oluştu
bir gün, osman bin maz’un hazretlerinin hanımı havle hatun, habib-i kibriya efendimizin huzuruna geldi ya resulallah yanına girince birden hatice’nin yokluğunu hissettim resul-i ekrem o çoluk çocuklarımın anası, evimin de görüp gözeticisi idi
havle hatun ya resulallah..evlenmek ister misin kiminle. ebu bekir’in kızı aişe veya sevde bint-i zem’a ile git, benim için ikisi hakkında da konuş havle hatun doğruca hz. ebu bekir’in evine vardı
hz. aişe’nin annesi ümmü ruman vardı evde ey ümmü ruman… Allah’ın, hayır ve bereketten size neyi eriştirdiğini biliyor musunuz ümmü ruman, nedir… havle hatun resulullah, aişe’yi istemek için beni gönderdi…
hz. ebu bekir o anda evde bulunmadığından ümmü ruman…havle hatun’a ebu bekir’in gelmesini bekle hz. ebu bekir eve gelince havle hatun aynı şeyi ona da anlattı ya ebu bekir, Allah’ın, hayır ve bereketten size neyi eriştirdiğini biliyor musunuz hz. ebu bekir, nedir o… havle hatun resulullah, aişe’yi istemek için beni gönderdi
hz. ebu bekir bir müddet düşündü. havle, derhal dönüp, durumu efendimize anlatınca resul-i kibriya hz. ebu bekir’in endişelerini giderdi kızıyla elenmek istediğini bildirdi
hz. ebu bekir’in tereddüdü ortadan kalktı kerimesi hz. aişe’yi resul-i kibriya efendimize şevval ayında nişanlayıp nikahladı ancak düğün, sonraya bırakıldı
tüm zamanların en unutulmaz yarışı ama izleyicisi yok iki yarışmacıdan genç olanı bir çizgi çekiyor yere bir başlangıç çizgisi oradan koşmaya başlayacaklar gömleğini beline bağlıyor iyice
tuhaf bir yarış, yenilse üzülmeyecek sevgiyle bakıyor rakibine o’ teklif etti yarışmayı düşünebiliyor musunuz, bir kelimesiyle binlerce insanı peşinden sürükleyen, bir işaretiyle ayı ikiye bölen o’ hem de bedir yolunda diğer ucunda tüm zamanların en önemli savaşının kendilerini beklediği o yolda gülümseyerek sordu
aişe seninle yarış yapalım mı yapalım, ey Allah’ın resulü
yarışın başlaması için göz göze gelmeleri yetiyor hz. peygamber ve sevgili eşi koşmaya başlıyor o anda orada olmasalar da, milyonlarca izleyici hz. aişe’nin kelimeleriyle şahit oluyor bu sevimli yarışa
insanlar, peygamber’in bedir savaşına giderken açtığı bu sevgi sayfasını hayranlıkla seyrediyorlar yarışı o’ kazanıyor o’, yani peygamber yarışı kaybedeninse üzüntüsü değil sevinci okunuyor yüzünden
kaderi onu büyük bir sorumluluğa hazırlıyor son peygamber’in hafızası olmaya taze bir kil tablet gibi o’ndan gelecek esintileri bile kaydedecek çok genç bir hafızaya ihtiyaç vardı çünkü o’na ait her ayrıntıyı gelecek zamanlara taşıyacak bir silinmez hafızaya ihtiyaç vardı
gece, gündüz yanında olması gerekiyor bu yüzden evde, yolculukta, savaşta ve barışta eşi olması gerekiyordu dokuz yıl süren evliliği boyunca öğrendiği her şeyi o’nun vefatından sonra kırk yedi yıl anlatılması lazımdı
dokuz yıl hem odasından, hem odasında dinliyor son peygamber’i odasının duvarı mescid-i nebevi’ye bitişik hz. aişe’nin o’nun ashabına söylediği her sözü duyuyor odasına geldiğinde soruyor anlamadıklarını
bir gün Allah’ın sevgilisi ashabına her kim Allah’la bu¬luşmayı severse Allah da onunla buluşmayı sever ve her kim Allah ile buluşmayı sevmezse Allah da onunla buluşmayı sevmez."demişti
hz.aişe’nin, içimizde ölümü isteyen yoktur yakınmasını bir anahtara dönüştürerek açmıştı manayı bir mümin, Allah’ın rahmeti, rızası ve cenneti dile getirildiğinde Allah’la buluşmaya bir özlem hisseder yüce Allah tarafından aynı özlemle karşılanır
fakat bir kafir Allah’ın azabını, gazabı¬nı duyduğu zaman Allah’a kavuşacağı günden hoşlanmaz Cenab-ı Hak tarafından da aynı hoşnutsuzlukla karşılanır
yine bir başka gün ‘insanlar kıyamet günü çırılçıplak kalacaklar’ sözüne hayret ederek nasıl olur bunlar birbirlerini görmeyecekler mi… diye hz. peygamber’e sormuştu öyle dehşetli bir gündür ki kıyamet kimsenin kimseden haberi olmaz.. cevabını almıştı
hep yanındaydı sevdiğinin bedir’de zaferin, uhud’da hüznün nasıl yansıdığını görmüştü peygamberin çehresinde sırtında su taşırken yaralılara bakarken hüznün ve kederin en ince duygusunu eşinin yüzüne nasıl yansıdığını görmüştü müminlerin annesi
mescid-i nebevi’de mızraklarıyla savaş oyunları sergileyen habeşlileri o’nun omzuna dayanarak seyrederken sevgilinin sevgilisiydi.
hz. ali, resulullah’ın sevgilisi diyordu ona Allah’ın sevgilisinin sevgilisi diye anıyordu onu hz. peygambere, dünyada en çok kimi sevdiği sorulduğunda aişe… diye cevaplıyordu eşlerinden sadece onun yanındayken vahiy geldiğini söyleyerek makamına işaret ediyordu
hz. aişe yalnız bilgisi, zekası, kavrayışı, hitabetiyle değil ibadetleriyle de hak ediyordu bu sevgiyi gündüzlerini oruçlu geçiriyor gecenin en koyu anlarını namazla aydınlatıyordu
tevazusu, kanaatkarlığı ve cömertliğiyle ebu bekir’in kızıydı yoksulları himayesi ve vakarıyla hz. peygamber’in eşiydi hz. aişe
tek bir kusuru vardı, kıskançlık çok seviyordu hz. peygamber’i ve çok kıskanıyordu ancak bu yangını kontrol altına alabilecek bir erdeme ve dirayete de sahipti hz.aişe
hz. peygamberin diğer eşlerinin faziletlerine dair hadisleri rivayet etmekte tereddüt etmiyor hz.ali, hz. fatıma ve diğer sahabilerin faziletlerini de ilan eden onlarca nebevi belge bırakıyordu gelecek zamanlara
ve güvenilir muhammed (sav)’in sonsuz güveni, onu sırdaş yapmıştı nebi’yle tarihin dönüm noktalarından mekke’nin fethi bir sır olarak sadece ona açılmış hazırlıkların fetih için olduğu yalnız ona fısıldanmıştı
hz. peygambere olan düşmanlıklarını gizleyen münafıklar işte bu sonsuz güvene nişan almışlardı son peygamber’i sarsmak ve gözden düşürmek için bir savaş dönüşünde kaybedilen inci gerdanlık iftira çamuruna batırılarak sahibine iade edilmişti
bütün zamanların en tehlikeli münafığı abdullah b. übey b. selul, müminlerin annesi’nin üzerine sözlerin en yalanını zannın en kara şalını atmıştı hz. peygamber ve hz. ebu bekir’in içlerinde en küçük bir şüphe olmasa da bu çirkin dedikodulardan müteessir olmuşlardı
bir tesadüf eseri iftiradan haberdar olan aişe annemiz üzüntüsünden yataklara düşmüştü sonunda hz. peygamberin humeyra’sı, aiş’i, aişecik’i ,hümeyrası baba evine gitmek için efendisinden izin istemişti yedi kat semadan beraatı gelene kadar gözyaşı dökmüştü orada
nur suresi’nin on ayeti sadece hz. aişe’ye değil gelecek zamanların iftira mağdurlarına da bir şifa olarak inmişti
Yüce Allah, ‘Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, bu apaçık bir iftiradır.’demeleri gerekmez miydi bu iddiayı ortaya atanlarında bu konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi madem ki şahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah katında yalancıların ta kendileridir ‘ …buyurarak insan onuruyla oynayanları azabıyla tehdit etmişti
böylesi bir suçlamaya dayanak olacak bilgiyi zanların ve şüphelerin kıyıcı zehrinden kurtaran bu ayetler, dört muhkem şahit olmaksızın insanların iffetleri hakkında ileri geri konuşmayı yasaklamış, bu meselenin önemini, tehlikesini, ‘bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. halbuki bu, Allah katında çok büyük suçtur ‘ İlahi buyruğuyla vurgulamıştı.
sevinç geri almıştı hüznün zapt ettiği kaleleri hz. aişe evine, efendimizin tebessümü yüzüne geri dönmüştü annemiz ardı arkası kesilmeyen sorularıyla yeniden gülümsetmeye başlatmıştı hayat arkadaşını
ta ki o soruyu sorana kadar hiç uyumadan ibadetle geçirdiği bir gecenin sabahında, ya resululah geçmiş ve gelecek bütün günahların bağışlandığı hal¬de mübarek vücuduna neden bu kadar eziyet ediyor¬sun?" deyivermişti kainatın efendisinin gözlerini yaşla dolduran bu soru yüzyılları sarsacak bir başka soruyla cevap bulmuştu şükreden bir kul olmayayım mı…
ve şükürle geçen bir ömür sonunda mübarek başını hz. aişe’nin kucağına koymuştu Allah’ın sevgilisi. yarışta yine öne geçmiş, sevgilisinin merhamet ve yaş dolu gözlerinin serinliğinde çıkmıştı o büyük yolculuğuna
* adını anmadıklarımız söndürüyor şimdi içimizdeki ışığı nefsimize olacaklar ruhumuza kader yazdırtıyor çığlık çığlığa kuleler tırmanıyoruz bir yıldırım yalımında şavka gelmiş anlık bir silüetle vurulup düşüyoruz çöl kızı leylanın kara sevdasına
geceye iniyor nurlar ekimlerimiz ,kasıma dönüyor yeni bir hayatı formatlamak düşüyor bahtımıza maverasında bir hayat şimdi sürüklediğimiz
İçimizdeki haşarılıkları terbiye eden aşka doğru bir yöneliş dışımızdaki kötülüklere karşı bir dayanışma başlıyor oysa kuraldı bir Allah, bir dahi çoban yıldızı da olsa şahidimiz sapmamaktı sevda yolundan
kalın duvarlı dayatmaları keskin köşeleri aşabilmek adına güzelleştirmek içindi içimizi pası çiçek tozuyla silmek adına ta ki kalbimizin en şah vuruşuyla darmadağın olsun diye saflar devrilsin diye kaleler ardındaki şahlarımız
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
seninle yarış yapalım mı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
seninle yarış yapalım mı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok güzel... Harika anlatımlarla muhteşem bir eser olacak inşallâh çıkarmayı hedeflediğiniz kitap. Sevgili peygamberimizin (s.a.v.) insanlığa örnek hayatı bu harida dizi şiirlerle anlatılması inanmışlara büyük ve kıymetli bir hizmet. Değerli dost şairim sn.redfer sizi tanıdığım için çok mutluyum.Çünkü kıymetli varlığınız feyz kaynağıdır benim için. Kutluyorum,esenlik diliyorum.
“Ey îmân edenler! Allâh’a itâat edin ve Peygamber’e itâat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın!” (Muhammed, 33)
diye buyurmakta iken, özellikle son asırda sadece ayetleri kabul edip hadisleri kabul etmeyen tuhaf insanlar meydana çıktılar.
Hazreti Peygamber (SAV) yaşamında Yüce Allah'ın (CC) buyrukları doğrultusunda her anını yaşayıp hem tüm Müslümanlara hem de insanlık için örnek olmuştur.
Yolumuz Hazreti Peygamber (SAV) Efendimizi yoludur. O'nun ahirette şefaati haktır. Buna inanmayan akılsızlar bir de fikirlerini zorla empoze etmek istemektedirler. Ne diyeyim? Allah (CC) akıl, fikir versin.
Şiiriniz için tebrik ediyor, En kalbi duygularımla selamlıyorum. Her daim esenlikte kalın. Saygılarımla.
bütün zamanların en tehlikeli münafığı abdullah b. übey b. selul, müminlerin annesi’nin üzerine sözlerin en yalanını zannın en kara şalını atmıştı hz. peygamber ve hz. ebu bekir’in içlerinde en küçük bir şüphe olmasa da bu çirkin dedikodulardan müteessir olmuşlardı
bir tesadüf eseri iftiradan haberdar olan aişe annemiz üzüntüsünden yataklara düşmüştü sonunda hz. peygamberin humeyra’sı, aiş’i, aişecik’i ,hümeyrası baba evine gitmek için efendisinden izin istemişti yedi kat semadan beraatı gelene kadar gözyaşı dökmüştü orada
nur suresi’nin on ayeti sadece hz. aişe’ye değil gelecek zamanların iftira mağdurlarına da bir şifa olarak inmişti
Yüce Allah, ‘Erkek ve kadın müminlerin, bu iftirayı işittiklerinde kendi vicdanları ile hüsnü zanda bulunup da, bu apaçık bir iftiradır.’demeleri gerekmez miydi bu iddiayı ortaya atanlarında bu konuda dört şahit getirmeleri gerekmez miydi madem ki şahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah katında yalancıların ta kendileridir ‘ …buyurarak insan onuruyla oynayanları azabıyla tehdit etmişti
böylesi bir suçlamaya dayanak olacak bilgiyi zanların ve şüphelerin kıyıcı zehrinden kurtaran bu ayetler, dört muhkem şahit olmaksızın insanların iffetleri hakkında ileri geri konuşmayı yasaklamış, bu meselenin önemini, tehlikesini, ‘bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. halbuki bu, Allah katında çok büyük suçtur ‘ İlahi buyruğuyla vurgulamıştı.
Birine asılsız yere iftira atmanın ne denli günah olduğunu bildiren ayet için Rabb'ime binlerce şükürler olsun... Ve sizin de emek dolu yazan ihlaslı yüreğinize gönülden teşekkürler hocam... Her daim sonsuz saygı ve selamlarımla...
Cenab-ı Hak bizleri Yüce Resûl'ümüzün (sav) şefaatine nail olanlardan eylesin inşallah 🙏 "Bir hayalim vardı Alemlerin Efendisinin hayatını bir eser haline getirmek" Rabbim nasip etsin inşaallah. Sayısız şiirlerinizle bizlere Yüce Resûl'ümüzü (sav) her zaman hatırlattığınız için Allah râzı olsun. Sonsuz selam ve dua ile. Allah'a emanet olun.
Harika anlatımlarla muhteşem bir eser olacak inşallâh çıkarmayı hedeflediğiniz kitap.
Sevgili peygamberimizin (s.a.v.) insanlığa örnek hayatı bu harida dizi şiirlerle anlatılması inanmışlara büyük ve kıymetli bir hizmet.
Değerli dost şairim sn.redfer sizi tanıdığım için çok mutluyum.Çünkü kıymetli varlığınız feyz kaynağıdır benim için.
Kutluyorum,esenlik diliyorum.