Yüreği Söken Feryat
Çiğler yağmur, yağmurlar dolu iniyorsa akıla.
Yürek güneşi arıyorsa zifirde yakına yakına, Bir al fener tutuşur eli yaksa da salına salına, ‘Yürü ya kulum’ der elbet dermanı veren. Mektebin olmuşsa attığın her adım, Mürebbiyenin şamarı yanağına çok yakın. Vakit yola revanı hak gördüğü her adım, Merkepliği tutmuş çoğu kez ziyanı aklın. Toz dediğini görmek her an ne mümkün? ‘Zerre’ dediğine yürek der ‘devasa sürgün’. Görmek için ya ışık altına varacaksın, Ya da hızla tozu dumana katacaksın. Bak koca dağlar sükuta yatırmış kendini. Hiç biri heybetinden zerre kaybeder mi? Güneş doğsa da erkenden ulu orta, ‘Ben doğdum’ diye feryat figan eder mi? ’Lisan’ dediğin zamanı gelince büyür. ’İnsan’ dediğin zamanı gelince ölür. Bir sevi vardır koca alemin döşünde, Bulan kul ebedi aşka sürgündür. Şimdi vakit ney vakti. Şimdi vakit neyzen vakti. Neyzen susar ney aşka ağlar, Kimse bilmez ney neyin aşkına ağlar. Dedi ya şair: Ne dağ heybetinden kaybeder, Ne güneş "ben doğdum’ feryadı eder. Sükûtun basamakları inmişse aşığa, Feryadın ateşi yüreği söküp de gider. Yüreği yerinden söküp de gider... Serpil Çavuşoğlu 14/04/2014 - 03:21 |