Unuttum
Gök kuşağı misali renga renkti hayatım
Siyaha döndü bahtım mutluluğu unuttum O şirin hayale perdeleri kapattım İçim de ki sevecen o çocuğu unuttum Yanık Bir türküydüm oysa dillerde Duvarda asılı sazı unuttum Hasrete yâr oldum gurbet ellerde Biricik Sıla’ma nazı unuttum Güvendiğim dallar kırıldı bir bir Her Nefes bir ölüm, acı bir zehir Kalbimdi ateşte dövülen demir Eridim sinemi dağlamayı unuttum Unuttum yüzüme gülen o yüzü Unuttum Yokuşlar sarınca düzü şaşırdı saatim gece gündüzü Azgın yaralarımı bağlamayı unuttum Ne bakışı kaldı aklımda, ne çocuksu gülüşü.. Boğarak öldürdüm o masum düş’ü Kalmadı bu yolun geri dönüşü Çağırınca sel gibi çağlamayı unuttum Sormayın o kim, ben kimim şimdi Mevsimini yitirmiş iklimim şimdi Eylülü terk etmiş ekim’mim şimdi Vuslata müspet bir yol Sağlamayı unuttum Öldüm de kendime ağlamayı unuttum |