dersimiz cinayethangi engizisyon mahkemesinde kıyıldı düşlerimize bilmiyorum ayaz yemiş kelimelerle dillendirebilmek ne zor benim öyküm bir rivayetten ibaret belki de ötekilerin gözünden karanlık bir perde de oynatılan film yahut toplum ve hukuk kurallarının ekildiği bir saksıyım toprağıma ektikleri kadarım ne daha fazla yeşil ne daha fazla mavi beynimi yıllarca sarımsak misali havanda dövdüklerinden olsa gerek ben olmayınca hiçliğe koşuyor ayaklarım zaman tebessüm ediyor ressamın tualinden ve hiçliğim kahkahalara boğuluyor unutmak oysa ne büyük nimet istemediğim hatıralar yaşlanmaz iken soruyorum dünya kimin oyun alanı fikir otobanından süratle geçip kimin eds ine takılıyoruz ölecek olan biz iken! gözle müzik dinlememizi isteyen kim kim ki bunlar çok oluyorsunuz bile diyemeden sözlerimiz yelpazenin ucundan savrulup gidiyor ’Kelebek cenazesi gibidir kelâma hapsedilen mânâ’ değer kelimesinin değerini kaybettiği çağda yaşamaktansa bir varmış bir yokmuş deyip Ay’a merdiven dayayarak yıldız toplamaya gitsem daha iyi olacak yaşadığımı hala görmezden gelirlerken dersimiz cinayet... |