mahşer gününsabah serinliğinde utançlarım sesimdeki yazlar uçup gitmiş yaramaz martılar çalmış elimdeki son simidin parçasını hayaller ağır aksak tünemekte yumruğumu bastırmışım göğsüme hafif bir inilti gelmekte gökle yer arasında ki tüm dağları delmekte acılanmış küflü yüküm.. bedenimin gölgesi bunalımların arasında cirit atmakta.. içimi kesen rüzgar ufuk ötesine taşınmaktayken uyan ey dilim yırt içinde barındırdığın kemkümsüz bohçanı bak doğaya arılar kovanında oğul vermekte deste deste bal çal karnına ki tılsımlı ağızlarda mayalansın insanlığın.. isyan başlatmışlar oyacaklar irisini gözlerin tutamaz başkaldırmaya meyil etmiş yaşı dizlerin ayrılacak dermandan bakıp konuştuğun aynaların kırıkları dolduracak avuç içlerini gece tarayacak bundan sonra saçlarını özün sözüne yeltenince hile hurda karışacak maviliğine.. pörsük pörsük kusacaksın alın yazını tenindeki fay kırılacak aklına ekilmiş mayınlar patlayacak bir bir sütliman havalarda göreceksin dostlarını sonbahar toplayacak yazı kışı ilkbaharı.. tekrar annenin rahmine gömüldüğünde yeniyetmeliğinden yetmişine bir film şeridi gibi geçeceksin.. senin için mahşer günüdür bugün bencil oltana takılacak ettiklerin ve edemediklerin.. |
Uçsuz bucaksız yerde
şiirin tam ortasındayız..
manalı bir suskunluğun g/öz olup çıkan
insanı ve sözü bitirdiği yer
Buranın toprağı yoktur
Yeşili ise kızgın
böylesi mahşer hiçbir olukla doldurulamazken,
Herşey insanın ölçüsü kadardır dedim.
Herşeyin bittiği yerde avucumu açıyorum
ayna yok.
derin içeriğiyle ayaza duran şiir
şiir sus diyor
ruhu işlerken
Tebriklerimle avamperest
Saygılar,