Lâlesir...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın hayatımın şiirisin sen Lâlesir...
Dağlardan esen en deli yelsin sen Lâlesir Belki önüne dikilmiş onca günah kırbaçlıyor çehreni Fakat esaretin gardiyanı sensin Deniz kokan mahpuslarda ... Gözlerine değince kaderin eli Yeşilin en şehvetli tonunu gördüm Arzularken kuşlar pervazlarda seni Ben koca bir kışı başına ördüm... Şimdi beni affetmelisin Korkmadan dudaklarına getirdim adağını Aşarken güvercinimle o hafakan dağını, Sözlerime aşkını gömdüm. Çek perdeleri Lâlesir... Siyah gözlerin ve siyah saçların Elmacık kemiklerin titreşir ya ay ışığında Ellerin kalemine esir... Oysa gece ayazı kadar özgürdün sen... Lâlesir... Bir bahar öpmeli seni Ve senin için ölmeli bulutlar, Toprak ağlamalı matemden Birbirine karışmalı hudutlar... Deniz gölgeni seyreylerken Dolarken sarsa sarsa gözlerine Ardından serçeler ağlamalı, Bu bir zeyl ellerine... Amansız bir zulmetin çığlıklı semasında, Melez bir düşsün sen alın ve ter ortasında... Mevsimlerin beklediği yetişir! Irmaklar boynundan akmalı Ve ayaklarına kapanmalı çayırlar... Asî bir hikayenin hükümsüz sıkıntısısın sen Melez düşüsün Çapa’da duran tramvayların Unutulmuş sözüsün Üsküdar vapurlarının Kaybetmedim seni Lâlesir... Hâlâ baharları Lâleli’de Lâle satan bir çingene Lâl dudaklarımı okurken Sözcüklerim güze esir... Neredesin Lâlesir?... |
Kutlarım.