Çöp
Kelimelerden uzak bir mekansız hayatın gözbebeğinde
bensiz bizlik denizinde temiz bir damlacıktaki güneşin ışıltısı içteki dünyanın sonsuz boşluğunun gökkuşağında sessizlik dalgaların derinliğine saklanmış bir okyanusun yunus şefkati aklının kaçtığı her adımı kovalayan dikkatli şuur yorgunluğu güzellikleri kapayan göz kapağının üstündeki kalın kir tabakası otoyolda direksiyon hakimiyetini kaybettiren sarsıcı öpücük yardımsız yalnızlık duygusunu bilmeyen sahte kahkaha sesi zalim olunabilirlikteki günahsızlık kadar gerçeğin ta kendisi iyi ve kötünün can ciğer kuzu sarması kadar saçma sapanlık sözler de davranışlar da bakışlar ve duruşlardaki sıradanlık yıkasalar sarı tarlalarla kalbin içini dışını arınmışlık sabunuyla gelinciklerin vurdum duymazlığını verseler alıp karamsarlığı söyledikleriyle yaptıkları farklı mıydı sanki minicik sincabın dağ mavi deniz yeşil tabiatın her bir zerresi ne saf ne yalın ağlamak temizler mi içteki zindanın katmanlaşmış zifiri kirini şaşır dışına kahır saçıp aslında mutluyum huzurluyum diyene sanki dünyanın merkezinde oturmuş Allahı bile almış tekeline yok yok çaresizlik gibidir dinlemeyenle konuşmaların beyhudeliği onunla varlığın yok olmuştur çoktan ararsın nereye kaybolduğunu o üzülmemelidir incinmemelidir dikkat edilmeli itina gösterilmelidir dolar dolar dolar yolladığı negatiflik çuvalı çöker bağrına inletir nerde peki nerde o yok habersiz iyi sanıyor seni oysa iyi misin gerçekte ağzın bozulur duyguların alt üst olur kötü sözcükler dudağından dökülür anında pişmansındır kötü söz günahtır gıybettir lakin kaçanı tutamamışsındır şaşmışsındır bi de üstelik dersin ağzım bozuldu kalbim kirlendi ne yapacağım kim düzeltecek bozulan duygularını kim tamir edecek pislenen ağzını eyvah yok olsan kurtulurdun belki kızsan pişmansın kızmak hakkın değil hep olumlu olmak iyimser yapıcı olmak çabaların bir anda yerle bir eyvahlar ve yazıklar arasında gidiş gelişler çıldırtıcı gıcırtıyla dönen silindir sepete doldur üzüm yeşili umutlarını al bi tek kendi canını kaç çık yüce bir dağın ucuna bütün kirletilmişliklerini gökyüzüne saç fikri sabit çengelli iğnesini batırırken neşeni kanatışındaki gizli zevki bir sen bilebilirsin söylesen inanmazlar sorarsın kendine doğrusu ne delirten tekrarlar dizisi bitmeyen ızdırabın acıdan ibaret tortusunu atar atar daima en yakınındakinin en mahrem en savunmasız en narin yerine senin hayatın diye bi şey olmaz olamaz yerleşir beyninin komuta merkezine insan insanı yok eder mi üzüntüsünü sana boca edip huzurluyum der mi akıl tutulması hafıza kaybı dalgınlık garip gülmeler ardından ağlayan kim kurtaramaz bu açmazdan yol yöntem tavsiye teselli etkili ilaç veren hekim yara ruhuna açılınca kimse görmez kalbinin gözü kanar mütemadiyen kurtulayım dersin daha fazla dolanırsın düşüncelerin yumağına çırpınırken işine yaramayanı verir yemediği giymediğinden kurtulması tek yaptığı ah ne cömert bilirler evet evet hayat hikayesinin kapkara yükünün çöplüğüsün Gülhan Çeliktaş |
Kaleminiz daim olsun
Sağlıcakla kalınız efendim
Saygılarımla.