Sinopsis
Geçmişin ve gezginliğin saçak altında
biriken, birdenbiredir: Bu çoğulluk. Zerresine kadar yutulan duman ve onun savrulmamış külden yatağı serilmişti. Bir çatlaktan sıyrılmış ama afyondan ayılmamış gibi, soluğumda cıvık kelimeler, çürük kokular bir tetik gibi düşen, küçük düşüren korkularla uyudum. Uyandığımda, Tanrı elhamın ikinci yarısını yasaklamış, ve çaresizliğin korkunç cesareti, sırat-ı müstakimi patlatmıştı. Çünkü bluzunda parlayan isimleri simler gibi silkeleyen kadınlar, ve onların kopçasında kanayıp duran ve varlığı icat edilmiş bir şey gibi kuşkuyla kurcalanan adamlar vardı, sözün bittiği yerde. 252bin22İst. |