Araf mı huzur mu
Kendime üzülmekten vazgeçtim
Yol tek, çare tek; tüm dileğim artık Kendimi unutturduğum kalbimle Yeniden dost olabilmek Yaşam boyu dost kalabilmek Balkonumda oturmuşum öyle Çınar ağaçlarının ardındaki Masmavi denizi dalmışım seyre Masamda semaverim köz ateşte Çayım sarı yaldızlı bardağımda Şeker atmıyorum çayıma Huzurum şeker olsun bana Rahmetli annemden bana miras kalan Bahçeli, müstakil, anılarla dolu bir ev Bahçeye mis kokulu çiçekler ektim Onları, sen gibi kokladım, sevdim En nihayetinde yalnızım ama İçimde gizli bir yerlerde Yalnızlığı istemişim aslında Yalnızlık denilen şey Öyle, korkulacak bir hal de değilmiş Sabah istediğim saatte uyanıyorum Uyan diye, kimse dürtmüyor beni Biraz tembellik ediyorum yatağımda Birileri acıktı diye değil Midem aşkla seslendiğinde bana İki yumurta kırıp ardından Domates, salatalık ve Bir tutam da maydanoz topluyorum bahçeden Her şey tazecik, keyifli bir kahvaltı için En nihayetinde yalnızım ama Varsın olsun, bu huzur yetiyor bana Bu yalnızlık hep böyle gider mi Bu huzur birgün beni terkeder mi Seninle arafta kalmak mı yoksa Sensiz huzuru bulmak mı Medcezir bir deniz hali mi yoksa Dingin bir göl hali mi Dünya gibi hep aynı yöne dönüp durmak mı yoksa Çetin cevizin dış kabuğu olmak mı Her durum ve şartta huzuru yakalayabilmek Aslında, mühim olan bu değil mi Cahit Fıkırkoca 21.04.2022, Ankara |