Son basamak
Uyusam kabuslar görüyorum,
Uyansam yaşamaktan korkuyorum. Gecelerim karanlıktı zaten, Ve, artık gündüzlerim de... İki ara bir derede, Ürkek kuşlar gibi günü bitiriyorum. Ömür derseniz, sanki hazreti törpü; İki ileri bir geri, Dön dolaş hep aynı yerdeyim. Yaşlı bir çınar var, şu çıkmaz sokakta, Belki birkaç asırlık... Diyor ki bana, en güzeli yalnızlık. Bir de olmasa ıssız yüreğimde, Çocukların şu dayanılmaz hasreti. Yaş atmışa birkaç basamak kaldı, Zihnimi ve bedenimi ızdıraplar esir aldı. Bu kadar basamağı kim koydu? Son basamağı gözlerim arar oldu. Gönlümü bana hiç sormayın. Zihnime, bedenime inat, O hep delikanlı kalacakmış. Yaş atmış, yetmiş, seksen... O hiç yaşlanmayacakmış. Gel etme gönül eyleme, Bu nasıl arzu böyle. Ne olur artık yorma, Hayata mağlup bedenimi... Gönül mumu sen de sönersin birgün, Yorgunluğa esir düşersin her gün. Beden yorgunluğuna hiç benzemezsin, Alıp götürürsün son basamağına insanı, O merdivenin. Cahit Fıkırkoca 24.10.2024, Ankara |