Ne olur
Bir nefes
Son bir nefes çoğaltacak acılarımı. Son bir gayret kalemimin ucunda. Nolur dokunma. İşte günışığı çekip gidiyor siyah bir örtü bırakarak üzerime. Rüzgar hiç dokunmadan yüzüme, savuruyor. Gözlerime tuzlu dalgalar bırakırcasına bir yağmur, Şiddetleniyor. O hiç yazdıklarımda olmak istemedi. Ben de satırlarımın arasında bir mezar kazdım o’na. Şimdi bütün şiirlerimde yaşayan bir ölüdür sevgili. Bulutlar yaralarını dökerken bu şehre İnsanlar çıkmaz sokaklara dönüşmekte. Ben Bir ünlemle kanayan şiirlere sığınıyorum yine. ‘’Ağacını yanında taşı’’derdi annem. Sonra ‘’Kimse sana gölgesini vermez sebepsiz yere ‘’ diye eklerdi babam. Bu yüzden yeşillensem de, sararıp dökülsem de yaprak yaprak her güz sabahı. Dört mevsim yetmeyi öğrendim kendi kendime. Kimseler ağlamasın istedim sayrı yalnızlığıma. Zafer diye diye biriktirdiğim yenilgilerime sarıldım ben de. Kalabalıklara karıştım ceplerimde yalnızlıklarımla. Kor ateşlerde yürüdüm en acıyan halimle. Düşlerini kaybeden bir çocuk gibi baktım gökyüzüne. Kuşlar mı yaralıydı, ben mi mahzundum kızıla çalan akşamüstleri , anlayamadım. Bir avuç toprak kurtardı tepeden tırnağa bedenimi. Öpüyordu beni alnımın tam ortasından bir ecel en soğuk haliyle. O ise durmadan beni öldürüyordu. Sanki başka bir hayatım varmış gibi. Yazma diyorum bazen kendi kendime. Şimdi O’nu çıkarırsam mısraların arasından ne kalır ki benden geriye . Her gideni küfürlerle uğurladım. Ve hep ilk giden o oluyordu en acıtan haliyle. |