Söz
/ Bir şiir kaç çığlık eder.
Ve kaç ömür yeter bir ayrılığa, Cevap ver./ Bir ayazın keskinliğinde Yırtılırken gece orta yerinden. Karanlık sesleri dökülür her daim volta attığım sokaklara serserilerin. Ve kaldırım taşları uyanıktır hep yürüdüğüm caddelerde. Terkedilen bir harabenin duvarında üç harfin esiridir aşk. Sen, yüzümden düşen bin parçada kırılmaktasın baktığım tüm aynalarda. Hayat,varlığınla kanayan bir yara, yokluğunla beni yerden yere vuran sarhoş bir sancıya benzemektedir. Hayat hepsi bu… Ne sandın? Islak anılar içinde kayboluyor hercai bir zaman. Yaşamak dediğin kaybettiklerimizden ibaret. Korkuyordum üstelik ölmekten, kendi ellerimle dikiş tutmayan bir ayrılığı kefenlemekten. Bir çocuğun korktuğu gibi karanlık zamanlardan; korktum gökyüzüne bakmaktan. Sana bir türlü tutunamamaktan. /Kendi etimle besleyip tepemde uçuşan leş kargalarını, Bir mezara halt olamamaktan./ Yolların yolcularını beklediğini sen giderken anladım. Kaygan bir gecenin rengi sıvışırken yanıbaşımdan , Bir sab/aha tutunmam gerektiğini fısıldıyordu kulağıma yaralı tüm kuşlar. Bedenim nefes almaktan vazgeçince farkettim; kara topraktan kaçırdığımız bir kadavradan ibaretmişiz onca zamandır. /Saatler zamanı yalayıp geçiyordu, Biz ömrümüzü törpülüyorduk yırtılan gündüzlere , dikilen gecelere/ Bendeki acı kaç beden , ve dikiş tutar mı dersin yaralarım. Cevap ver… Yaşıyorsam Kanıtla. Henüz gün doğmadan, acıların bana çok yakıştığı bu saatlerde. Efkarımı neşterliyorum, yavru kuşlar bu saatlerde öğreniyor kanat çırpmayı gökyüzünde, Tozlu pencere camlarından akıyor üstüme sarı ışıklar. -Ki ben henüz öğrenemedim yıldızlara tutunmayı. Güneşi içmeli oysa , Güz yanığı teninde soyunmalı bir sonbaharın. Hiçbir şair öldürmemeli sevdiğini harf harf mesela… Koynumda sonu dramla biten hikayeler, Cebimde soru işaretleri, Boğazımda çığlık çığlığa ünlemlerle, bir cümle daha kuracak gücüm yok. Daha ne kadar yaşamak zorunda kalırım, kaç kez daha ölürüm bilmiyorum. Uzayıp giden bir ıssızlığın orta yerinde , tenimde güneş yanığı. Ve ellerin, ellerime bir türlü yakışmayan ellerin, Sigaramın ucunda üşüyen bir ateş gibi ellerin , avuçlarımda. Başımı dik tutmam gerek, Sevdanın da bir gururu vardır, egosuz olmaz hiçbir ayrılık. Ve artık biliyorum, Bendeki bu sevdanın iki damla gözyaşı bile etmediğini Anlamam gerek. Sana sözüm olsun ey aşk… Yanıbaşımda benimle üşüyen çıplak dallara , Kaleme ve mürekkebe, şubata, Ve pazartesiye andolsun ki; Bir daha seni Yazmayacaklar, Bu kırılasıca parmaklar. ... /Bir kurşun kaç çığlık eder. Ve kaç sancı yeter bir yarayı kurutmaya , Cevap ver./ ........ Bkrçkmkistnbl/şbt/pazartesi/2019 |