GİDİPTE DÖNMEYENLERSavaştan dönen tek adam oydu. Yorgun bir trenle gözleri dolarak geçti öldüren vadiyi. Geldiğinde baba ocağına İki resim ilişti gözüne. Bir tarafta yıkık virane evler Çamur sokaklar. Bakımsız bahçeler Diğer yanda asfalt yollar Mermer döşeli meydanlar Modern binalar. Ara sokaklardan geçtiğinde Göremedi ne yetişkin nede genç bir erkek. Merakını yenemedi ilerledi karışan aklıyla şehir meydanına. Vardığında ilk gördüğü kapısı açık bir dükkan. Alış veriş yapan kadınlar. Göremedi ne bir erkek nede bir çocuk. Yaklaştı orta yaşlı bir kadına Anlattı yenemediği merakını. Anlattığında kadın hikayenin aslını. Korktuğum başıma geldi deyip başını eğdiğinde, Kurudu damağı suya hasret kalan çöl çiçekleri gibi. Akılsızca başlatılan bir savaşın kurbanlarıymış onlar. Katar katar giden trenlere doldurarak götürmüşler. Gidipte dönmeyenlerin gittiği yere. Kendisininde bir bacağını kaybederek döndüğü yere. Gözyaşlarını tutamadığı bir anda yaklaştı bir başka kadın. Şehrin baş yöneticisiymiş. Anlatırken kadın şehrin hikayesini. Yeni gelenler olup kulak kabarttılar anlatılanlara. Oysaki hepside içinden geliyorlardı asıl hikayenin. Kahramanlarıydı yaşanan senaryonun. Çok uzaklarda sınırların ucunda başlayan bir savaşa. Taşımışlar ülkenin dört bir bucağından Yaşlı genç demeden savaş kurbanlarını. Kırım harbi geldiğinde bir yere, Yetmemiş eli silah tutan asker sayısı. İşte orada uzamış kralın kolları. Toplamış ayağı yere basıp ayakta durabilen kimler varsa. Nitekim ahtapotun kollarından biride uzanınca bu şehre. Alıp götürmüş yaşlı genç demeden erkek soyunu. Gidince erkekler bölük bölük şehirden. Kalmış bu şehrin kadınları baş başa. Beklemişler uzun yıllar elleri koyunlarında. Bir umut dönenler olacak diye. Nitekim görmüşler yıllar sonra gelip gidenin olmadığını. İşte orada karar verip başlatmışlar kendi düzenlerini kurmaya. Kurulan düzenin bir bacağı savaş meydanlarında kalmış. Tıpkı şehrin yarı tarafının yıkım altında kaldığı gibi. Kalmıştı geride kalanlarda yarı bedenleri yıkık halde. Gün geldi kırıldı umutlar Savaş meydanından dönen olmayınca. Toplanıp bir karar aldı kadınlar. Bu gidişle tükenecekse neslimiz Bir yol bulup çoğalmalıyız Fakat elde var bir adam Oda bacağının birini kaybetmiş Bir savaş gazisi. Olsun bu bile işimizi görür deyip alınan kararı yürürlüğe koydular. Herkes evinin yedek anahtarını verecekti gaziye. Gazi ise istediği an istediği eve izin almaksızın girme hakkına sahip olacaktı. Her kadın bir anahtar verdi gaziye. Gazi bunları sırasıyla ziyaret ettiğinde nesil çoğalmasına gidilecekti. Kısa bir zaman sonra kadınların yarısı hamile kaldı topal gaziden. Çocuk bahçeleri kuş cıvıltısına dönüştü. Anneler bekliyordu sevinçle başuçlarında. Başladı yeni bir dönem karanlık bir devrin kapanmasıyla. Yüzler gülüyor umut dört bir yana yayılıyordu. Kadınların içi kıpır kıpırdı. Her konuşmalarda sevinç gözyaşları döküyorlardı. Doğum sayısı ulaştığında yüzelli rakamına Çocukların çoğu ulaştığında on yaşlarına Yeni bir yol açıldı topal gaziye. Ve dedi ben artık burada duramam. Bir dağın doruğuna çıktı merakından. Dağın arkasında vardı bir göl ve bir kanalla denize açılıyordu. Tırmandığında gördü bir adam. Altında bir tekne,elinde bir balık oltası sıcak bir günde balık avlar. Çağırdı balıkçı gaziyi Bir el hareketiyle gel buraya der gibi. Gazi göle atlayıp geldiğinde balıkçı teknesine Yok olmuştu balık tutan adam. Bindi tekneye gazi. Kürekleri çekip geçti kanaldan açıldı denize doğru. Akşam olduğunda dönmek istedi dönemedi Akıntıya kapılmış sürüklenip duruyordu. Dalgalar bunu denizin orta yerine doğru çekiyordu. Akşam olup yıldızlar parladığında Şiddetli bir şey çarptı tekneye. Parçalanan tekneden geriye kaldı bir tutunacak tahta parçası. Dalgalar arasından çıkan iki köpek balığı yapıştı omuzlarına. Çektiler gaziyi denizin dibine doğru. Öldüğünü sanan gazi yaşadığını fark ettiğinde Bir başka dünyaya adım attığını fark etti. Ve köpek balıklarıyla balinalar ülkesine gelmişti. Yeni bir maceraya hazır ol topal deyip Kaderinde ne varsa onu yaşamaya hazırlandı. |