MİTOLOJİ BÜLTENİ
Tanrı çıkarında yaradılışın hukuki mozaiğine bolluk vaat eder.
Kıyasıya aşkın rüzgârına temenni arayan tanrılar feryatlarında çarmıha gerilen soylulara düzen armağan eder. Bunu kavimler arası çiftleşmeye davet eden adaklar takip eder. Tabiatın ısrarında doyumsuzluk yaşayan inadına izdivacı derleyen olur. Başlangıçta tanrılar tanrıların oğullarına yarı tanrı dedirtirler. Bunlar güçlü ve bir o kadarda iridirler. Aşkın bağında tanrı olan seçimine erkekliğin bütünlüğünü yansıtır. Tanrılar tanrıçaların soylu öfkelerinde yetiştirilir. Savaşa tapan tanrılar keşişler tarafından alıcı gözlerle beklentilere göre taraf seçerler. Zeus kanında var olmak adil olana paslanmaz bir imgeyi de günübirlik planlar. Zeus kuşkusuz kendi çıkarında tekrar tekrar reis olmak çabasındadır. Felsefe ve din karakteri göz ardı edilmeden tanrıçaların değişken rollerinde kavimlerin çeşitliliğine yarı tanrı tanımlaması da getirilir. Medeniyet çağdaş bir romantizmin kemiğini görselliğe taşır. Kavimler arası varoluş sadece tanrıların soyuna arındırılmış bir yetkidir. Harem kavşakları da bilir ihanete uğrayan düzmece yorumların felaketlere değen ırgatlığını da. Babadan oğula geçen yerli savaşlarda ırklar toplumsal zihniyeti temelinde programlar. Mitoloji evrensel sırların aksiyonunda ciddi değişiklikler uyarlar. Aşkın performansında bu farklılıkları sülalelerin tahrik ettiği kız alıp vermeler kurcalar. Burada soylu tanrıçalar var olan güçle imge değiştirir ve saltanatlarına erkek evlatlar doğurmayı arzular. Edebi aşklarda seçenek her zaman reislerin kanında bilge kılınır. Doğan evlatlar varoluşun her platformunda oyunculuk kabiliyetiyle azimli tanrılara ulaşabilirler. Eşdeğerde sancıları da felaketler tanımlar. Diriliş yalınlığı korur ve spermlerin gücüne hikmet yaratır. Dişilere erkekleri yakınlaştıran çarka aşkın tutucu yanları eşlik eder. Tanrıçalar lisanlarında şair gibi algılanır. Tesadüflerle de sınıf farkı gözetmeden her aşk tanrısının torbasında yerli destanlar buluşur. Dişilerin varlığı sürekliliğe hizmet eder. Kan bağı haremde aşkın tutarlılığına göre seçiciliğini korur. Aristokrat olan tanrılar daima iletişim sanatında vazgeçilmeyen ilişkilerin erotik potansiyelinde erkeği koruyucu durumda müdafaa eder. Okyanus kıyılarında yaşayan tanrılar aşkın ölümsüzlüğünü tavırlarından eksik tutmaz. Mevsimler alımlı yalnızlıkları da görkemli tasvirlerle dillerde tutkuya göre analiz eder. Sevişme esnasında tanrılar buyrukları bilgelikleriyle ölçer. Tanrının vücudunda dağıtıma giren spermler kaynağını akılla doldurur. Kıskançlık akıl kârı değilse de yinede spermlerin deseninde himaye edilen soylar taklitten uzaklaştırılır. Her zaman diliminde yaratılış güven ve hudut tanır. Aşklar sevişmenin kapanında rekabeti ilkellikle tasarıma sokar. Vicdan tanrının hücresinde ki bekârete eşdeğerde düşkündür. Lüzumsuz yaklaşımlar tanrılara dulları nasip eder. Ruh parçalanmaz zekasıyla kemiğinde olgunluğu rutubetsiz yaşatmayı bilir. Kireçlenmiş bir yasak aşkın mazisine melankoli asla sokulmaz. Gerdeğe giren dişilerin imajlarında tanrının zengin bir erkeği sergilediği de bir gerçektir. Tanrılar liberal bir saltanatta birliktelik kurgularlar. Her tanrının oluşum yasasında erkekler arası tanışıklıkta vardır. Hareme alınan her şah bir diğerine yakınlık gösterir. Onlar iri atlarla savaşa giderken dişilere yakınlık duyar ama meraktan uzakta göz önünde bulundurulan yinede bir erkeğin varlığıdır. Her tanrının aşk kanununda bağışıklık yaşayan seçtiği dişi değeridir. Erkek bilincinde tasvire giren her tanrıça uygarlıklara göre sergilenemez. Asrın tohumunda çekirgeler dulların aklına şaşar ama düşten alıntı destanlara dualar yakılır. Yılanlar feryatlara karışmaz ama dişilerin günahına merhamet arar durur. Kaygılar sonsuzluğun göğü kuşatan beyazlığında adeta şimşek gibi çakar. Tanrısal efsanelerde duygusallığı körükleyen kan Apollon’un mızrağından aşkın yutkunan bütçesine göre dişini aralar. Apollon sivri zekâsında hem var edilenin gönlünü korur hem de sevdasını çekici kılar. Romantizme gövde yakınmaz lakin dargın ırmaklara süzülen balık cinsinden de ufkunu ayıklamaz. Kına yakmış dilberler vahşetin koynunda daima tanrılara göğüs geçiren erkekleri tanımlarlar. Emek sarf eden aşıklar Apollon şifresinde şehvete alıngan bakar. Apollon aşk konusunda kumarbaz tanınır. Yalnızlık adaletin tanrısal uçkurunda sadece endamında aşka esir olana eşlik eder. Her düşman dişisinde sadakat arar. Zalimlik sadece aşk tanrıçalarına mahsustur. Aslı astarı olmayan günahlarda intikamlar sanatı cesaretinde yargılar. Yılan parlamentosunda tüzük akla varsayım tasarlayan asanın hükmüyle yürütülür. Asa kâinatın bilgeliğine erişen yüküdür. Tanrılar vücutlarında dünyayı asalarla himayelerinde kurgu yaparlar. Beti benzi kaçmış bir yıldız yaratılışı dünyanın asasında görür. Yaratılıştan bugüne kadar harcanan kumaş avcı olanın vücut ölçüsüne göre tanrıları aldatır. En gözde olan adaletin pabucunu şeytana düşle geçirir. Tanrılara boyunduruk yaşatmak mübarek elleri iyilikten uzaklaştırır. Teklik aratan misaller rızkında imgeyle tasarlanır. Vücutlar tanrısal güce alyans takarlar. İmgelerinden de yansıyan ufku dehasıyla uykuda deşerler. Olympos’un aksiyonunda bildirilen günahlar güftesine uyarlanan miraslardır. Destanların kulakları aşılsa da imajında servet aratan kuşkular tasa uyandırırlar. Asrın tanıtımları Osmanlının kustuğu aşı şifalara değişmez. O halde tanrılar diline Osmanlı dönemi kumarın tekkesidir. Efsaneler kıyasıya elbirliği yapıp erdemi İslam’ın deryasından uzaklara taşırlar. Tesadüften öteye yinede bilgelikte soluğu gölgeden ayırtmayan kaynaklar gösterilir. |