Dervişgirersem benden yapılmış gözyaşı kuyusunun içine mancınık gerek çıkarmaya İbrahim’i şeytan sevişir yanımda başımda mor çatkılı bir düğüm aramaya çıkarım kendimi elleri sevgili eli değil ki her dona girer insan gönü her gülden pislik doğurur yolculuk uzak yanındakine zehrini zerk ederken yılan elma veresim gelmez öfkeye ateş ekerler yüzüme masum düşünce kıvrılır köşede çok uzakta bir yıldızda gibi pulları dökülür balığın anlaşılmaz sözler savrulur savunmamda bir ben anlarım bazen küfrün iyi olduğunu el bulamazken düşünceme dokunan tokatlar, kaybolurlar aradan seslerini serperek eteklerime yine cırcır böceği olurum giyinirim eski kisvemi kadınlığım arada kaybolur bir kümese sürgündür yalnızlığım orda yuva kurarım çoluk çocuğum olur Mevlâna sofrasında bir kırık ekmek olayım ey sevgi! bana ince gönlünden bir hırka ver örtüneyim aşkı Allah böyle yarattım desin insanı.. 07. 02. 2013 / Nazik Gülünay |