ACİZ KALEMİMDENnasıl anlatabilirim ki bu aciz yürek nasıl anlatır bilemedim ki! ya bu tozlu raflardaki gönül defterinin sayfaları nasıl misafir eder seni. ummanları aşar sevgini anlatmaya ömür... dayanabilir mi babanı hiç göremeyişine annene iyice sarılıp doyamayışına. taifte başını yaran taşları, yoluna atılan pislikleri. aç kalışını hatırlamaya gönül dayanır mı? ya karnına taş bağlayışların ah efendim ah! ne ömür ne de gönül dayanır. ama bir yerden seni başlamalı bir bir anlatmaya. başlamalı ki karanlıklar aydınlansın senin kokunu her an dünyayı sarsın küçük bedenlere bedeller ödetilmesin.... zifiri bir karanlığa güneşin doğuşuyla doğumun, dünyanın çektiği sancıların son buluşuydu. senin doğumun rahmet merhamet iklimiydi. tek olana dönüştü ki, büyük ateşlerin sönmesi. putların yüzüstü sürünmesi... attığın her adım iyilikti, ve iyiliğin, sevginin evrene girişiydi.... her adımın zulmün yok oluşuydu, ayaklar altında ezilen kötülüktü. koca ümmet yetim kaldı öylece. ölümden önce ki ölüm derler ya. senle hayat buldu kainatta... karanlıklara zulüm ve hüzün düştü önce. yine zifiri karanlığa düştü ümmet. bir gömlek dikildi ki zillet korku,ümitsizlik, ırkçılık, vehm, zulüm ve illet üstüne illet... senin gidişinle ümmet oldu darmadağın.. akıllar bulanık, gönüller durgun. söylediğin her söz ilahi bir nur. öyle işler ki kalbin en ince yerine. büyümüş, ruhun küçülüyordu zulmün karanlık bataklığı. aldığın nefes karışıyordu ya göğe... nasıl adalet hakim olacak yeryüzünde.... sen vardın asr-ı saadet döneminde. etraf sen kokuyordun yeryüzünde.. mutluluk, adalet, merhamet, haya ve samimiyet ... nasıl anlatılır efendim bu kara zillet.. Irak, Suriye mi, Arakan mı, yoksa Filistini mi kan ağlayan Türkistan’ı mı? anlatayım! ümmetin gençleri bir bir asılıyor, öldürülüyor mu deyim mesela. kadın ve çocukların acıyan, susmayan çığlıklarını mı anlatayım. gönülleri sağır, ve duygusuz olan müslümanların yüreklerini mi yoksa! o kadar şey var ki efendim! neyi, nasıl sayayım, bilemedim... MERYEM KARAPINAR |
Yüreğinize sağlık selam ve duayla...